26 Nisan 2010 Pazartesi

Su Döngüsü Nedir

Su Döngüsü Nedir

Merhabalar ;

Bugün sizlere biraz doğamızda olan olayları anlatmaya çalışacağız. Buyurun yaptığımız araştırmalarımızı inceleyebilirsiniz. İyi araştırmalar, iyi eğlenceler ...

Su Döngüsü Nedir



Su molekülleri ;

Güneş enerjisi ve yer çekiminin etkisiyle litosfer, hidrosfer, atmosfer arasında hareket eder. Bu hareket sonucunda su döngüsü denilen büyük bir sistem oluşur.

Okyanuslar, gezegenimizin su çevriminde önemli rol oynar. Yeryüzündeki suların buharlaşması ile oluşan nem, yoğuşarak bulutları meydana getirir. Atmosferik hareketlerden olan yağışlar, suyun tekrar tekrar kullanıldığı bu çevrimin önemli bir parçasını oluşturur. Bir yağmur damlacığı yılda birçok kez buharlaşıp yeniden yağış olarak yeryüzüne döner. Böylece yaklaşık 4 milyon km3 su, karalar ile atmosfer arasında hareket eder.

24 Nisan 2010 Cumartesi

İstiklal Marşimizin Kabulü İle İlgili Şiir

İstiklal Marşımızın Kabulü İle İlgili Şiir

Merhabalar ;

Bugün sizlere vatanları uğrunda can veren Mehmetçiklerimiz için yazılmış olan İstiklal Marşımızın kabulü ile ilgili şiir yarışmasında derece alan bir şiirimizi sizlere yayınlamaktan onur ve gurur duyuyoruz. Buyurun araştırmalarımızı inceleyebilirsiniz. İyi eğlenceler ...

İstiklal Marşımızın Kabulü İle İlgili Şiir



KABUL EDİLDİ İSTİKLAL MARŞI

Çarpışıyordu yurdun dört yanında Mehmetçikler
Can veriyordu milleti için birer birer
Nice ocaklar söndü yaşandı nice keder
Kanlarımızla başardık bizimdir bu zafer


Almıştık milletçe bu yurdu memleketi
Anlatılmalıydı bu zafer bu ulu sevgi
Toplandı şairler yazmak için İstiklali
Bütün vatandan yüzlerce şiir geldi


Mehmet Akif yazmıştı en güzelini
Ama istemiyordu o ödülü hediyeyi
Para için mi yazmıştı bu şiiri
Sadece vermek istiyordu millete en iyisini


Ama Mehmet Akif kararından emindi
Bu marşa ödül verilmesi ona uygun değildi
İşe koyuldu sonunda mecburen Hasan Basri
İkna edecekti, şiiri vermekte Mehmet Akif'i


TBMM'de okunurken Akif'in şiiri
Heycanlandırdı dinleyen bütün Meclisi
Ayakta alkışladı bütün milletvekilleri
Anlatıyordu bu şiir kazanılan zaferi


Mehmet Akif'in şiiri coşkuyla karşılandı
Bu yüce Türk Milletinin artık bir marşı vardı
Yankılanacaktı buzafer, unutturmayacaktı savaşı
İnletecekti tüm yurdu, inletecekti Türk Halkını


Sahiplenmedi Akif bu şiiri, yüce marşı
Millete hediye ettiğini nasıl kendine alırdı
Kitabınada koymadı, istesede yapamazdı
Çünkü yüce milletin kalbine gömdü bu marşı


Yoktu bestesi marşın,ama istiyordu Türk Halkı
Kemal Paşa duymuştu Üngör'ü, Ankara'ya çağırdı
Ulu marşa güzel bir beste yazdı
Sevmişti Türk Halkı, besteyi bağrına bastı


En sonunda marşımız, bestesiyle hazırdı
Yıllarca ulusumuzun göğsünü kabarttı
Zor günlerde millete oldu moral kaynağı
Her mısrasında milleti, coşkuyla ayağa kaldırdı

23 Nisan 2010 Cuma

bubirsaglamlikdenemesioluphickimseyiilgilendirmez

bubirsaglamlikdenemesioluphickimseyiilgilendirmez

22 Nisan 2010 Perşembe

Farmville Hasat Toplama Programi İndir

Farmville Hasat Toplama Programi İndir

Merhabalar ;

Bugün sizlere muhteşem bir konuyu açıklamak istiyoruz. Bildiğiniz gibi FarmVille denilen ve Facebook'ta gittikçe yayılan bir oyun. Bu oyunu sizlere kolaylaştırabilmek için muhteşem bir program ile yardımcı olam istedik. Buyurun araştırmalarımızı inceleyebilirsiniz...

Farmville Hasat Toplama Programi İndir

17 Nisan 2010 Cumartesi

Pekkmez - Güncel Blogunuz !

Pekkmez - Güncel Blogunuz !


Uzun zamandır yazı eklemiyorduk.

Google ne dedi ?

Cevabı az sonra.

5 Nisan 2010 Pazartesi

Maranki Kiraz

Maranki Kiraz

Merhabalar ;

Ahmet Marankinin kiraz diyetini bugün sizlere anlatmak için geldik yılların tecrübesi ile hazırladığı onlarca bitki karışımları vs. gibi şeyler ile takip eden insanları kendisinden çokça faydalandı. Yaptığımız araştırmalarımızı inceleyebilirsiniz ...

Maranki Kiraz



* Kahvaltıda 3 bardak bitki çayını ihmal etmeyeceksiniz. Bunun yanında kilonuz 60 ve 70 kg arası ise kahvaltıda 500 gram, Eğer 70 kilodan ağırsanız 1000 gram kiraz tüketeceksiniz.
* Kahvaltıdan sonra öğlen saatlerinde ise aynı şekilde kilonuz 60 ve 70 kg arası ise kahvaltıda 500 gram, Eğer 70 kilodan ağırsanız 1000 gram kiraz tüketeceksiniz.
* Akşam gün battıktan sonra: kilonuz 60 ve 70 kg arası ise kahvaltıda 500 gram, Eğer 70 kilodan ağırsanız 1000 gram kiraz tüketeceksiniz.

3 gün sürecek kiraz detoksu uygulamasında yapmanız gerekenler her öğünde 3 fincanda az yeşil çay veya karabaş, kantaron ve adaçayından herhangi birini tüketmeniz. Bununla beraber arındırılmış, alkali sulardan en az günde 1 buçuk 2 litre içmelisiniz. İçeceğiniz bitki çaylarının içine ise sadece çiçek balı eklemelisiniz.

Kiraz diyetini uygularken seçeceğiniz kirazların rengi sarımtırak olmalı. Kirazlar öok iri olmamalı yani hormonsuz olmalıdır.

Bir diğer önemli uyarı ise kiraz detoksuna başlamadan 3 önce kırmızı et, kızartma, tavuk eti, konsantre gıda, siyah çay, beyaz ekmek gibi gıdalardan uzak durmalısınız. Bu şekilde detoksun etkisini artırabilirsiniz. Bu uyarı iki detoks arasında kalan zaman dilimi için de geçerlidir.

2. kiraz detoksu 20, 21 ve 22 temmuz tarihleri arasında yapılacaktır. 2 detoks programı 1. programın aynısıdır. 20 temmuzdan başlayarak 23 temmuza kadar bu detoks programı uygulayarak temmuz ayında vücudunzu arındırmış olacaksınız.

1 Nisan 2010 Perşembe

Pastörün Hayati

Pastörün Hayatı

Merhabalar ;

Sizlere bugün yılların deneyim ile muhteşem bilgiler aktarmaya devam edeceğiz. Pastör dünyaca ünlü bilim adamlarından bir tanesidir. Kuduz ile ilgili yaptığı araştırmalarda büyük bir bilgi sahibi olan Pastör'ün en çok uğraş verdiği konular arasında 1. sıradadır. Şimdide yaptığımız araştırmalarımızı inceleyebilirsiniz ...

Pastörün Hayatı



1822 yılında Fransa’nın Dole adındaki küçük şehrinde doğan Pastör, özellikle “kuduz” a karşı açtığı savaşla, adını bilim tarihine hiç silinmeyecek altın harflerle yazmıştır.
Arbois ortaokulunda ve Besançon kollejinde okumuş,sonradan Yüksek Öğretmen Okulu’na girmiştir. Bu yüksekokula giriş imtihanında 15. olduğunu öğrenen Pastör, okula daha layık bir öğrenci niteliğini kazanmak için bir yıl daha beklemiş, sonraki yıl girdiği imtihanda 4.lüğü kazanmıştır. Böylesine bir davranış bile, onun ilme,öğrenime gösterdiği titiz saygının açık seçik belirtisidir.
1848 de stajyer, 1849 yılında doktor olan Pastör, insanlığın hizmetine sunduğu büyük keşiflerine aynı yıl başlamıştır. Lise profesörü,üniversite öğrenim üyesi olarak Dijon ve Starsbourg’da görev almış, bu arada ” fermantasyon – mayalanma ” konusundaki çalışmalarını da sürdürmüştür.
Pastör’ün mayalanma konusundaki buluşu, havadaki bazı mikropların insanlar için yararlı olduğu sonucunu ortaya çıkarmıştır. Şarap, sirke, bira, süt gibi maddelerin “pastörize” edilmesi,ünlü bilim adamının o dönemdeki titiz çalışmalarının sonucudur.
Pastör sadece bu alandaki çalışmalarıyla kalmamış, Fransa’nın güneyinde ipekçilik endüstrisini tehlikeye düşüren, ipek böceklerine musallat olan “karataban” hastalığını önlemiş,koyun, inek gibi hayvanları kırıp geçiren “şarbon” hastalığının mikrobunu, dolayısıyla buna karşı aşıyı da bulmuştur.

23 Mart 2010 Salı

Ramiz Dayi Replikleri

Ramiz Dayı Replikleri

Merhabalar ;

Bildiğiniz gibi Ezel dizisinin muhteşem ve bir o kadarda gizemli oyuncusu Ramiz Dayının en çok kullandığı ve en çok sevdiğiniz sözleri sizin için araştırdık ve bulduk şimdi ise bunları sitemizde paylaşıyoruz. Buyurun yaptığımız araştırmaları yani Ramiz Dayı Repliklerini dikkatlice inceleyebilirsiniz ...

Ramiz Dayı Replikleri



Ramiz Dayı Replikleri

- hesap görmek, hesap etmekten zordur yeğenim.

- değişmek zordur yeğenim ama bazen…
aynı adam olmak daha zordur
hayat öyle yüklenir ki üstüne
durduğun yerde çatır çatır çatırdarsın
bazen öyle acır ki için
değiştin sanırsın şimdi dersin…
şimdi her şeyi yapabilirim…
bazen hayat seni öyle zorlar ki yeğenim yolun başında kimdin….
unutursun
zorunu benden duy yeğenim
herkese yalan söylemen yetmez artık
bundan böyle bir başına kalsan da
artık kendin olamazsın

Hayatın kuralı bu yeğen, ne kadar uzağa gidersen git başladığın yere dönersin sonunda
Ne kadar değişirsen değiş, nerede mutlu olduysan hep oraya çevirirsin kafanı
Ne kadar terbiye etsen de susturamazsın içindeki canavarı
Nereye gidersen git yeğenim şunu unutma, herkes gün olur evine geri döner

Bazen öyle acır ki için o acıyla değiştin sanırsın şimdi dersin şimdi her şey yapabilirim artık
Zorunu benden duy yeğenim herkese yalan söylemek yetmez artık
Bundan böyle bir başına kalsan da artık kendin olamazsın
Bazen aşk öyle güçlüdür ki uçurumdan atlar yola devam edersin

Duyuyor musun yeğen suyun sesini duyuyor musun
Yapamam diyordun gücün yetmez sanıyordun
Anlarlar, yaptırmazlar bir daha yenerler diye korkuyordun
İmkansız diyordun ama suyun sesini duyor musun yeğen
Deniz sonunda yarıldı bize sadece içinden yürümek kaldı

Yanlışın var yeğen sen değilsin onu seven Ezel değil Ömer seviyor onu hala
Ömer öfkeli ömer çaresiz
Çünkü yanlışın var yeğen Ömer’i onlar öldürmedi Ömer’i ancak sen öldürebilirsin
Ömer’i öldürme vakti Ezel çünkü Ezel’in yapmak istediği şeyi Ömer yapamaz yeğen
Çünkü Ömer merhametli Ömer’i öldür ki intikamını alabilesin


Sevdiğini korumak için savaşman yetmezse eğer en karanlık çare onun sevgisini öldürmektir.Sevdiğini kurtarmak için en kötü ihtimal,en son yol ona İHANET etmektir.
Geçmişe sorular soran kendi sesinin yankısını gerçek sanır.Hani aynada aksini görür,gerçek sanır;vurur yumruğu ayna kırılır elin kanar.

Sevdiğini korumak için savaşman yetmezse eğer en karanlık çare onun sevgisini öldürmektir.Sevdiğini kurtarmak için en kötü ihtimal,en son yol ona İHANET etmektir.
Geçmişe sorular soran kendi sesinin yankısını gerçek sanır.Hani aynada aksini görür,gerçek sanır;vurur yumruğu ayna kırılır elin kanar.

Geçmişe dönmek başka,geçmişi silmek başka.Bir kere aktımı zamanın içinden, suyun yolu değişmez.Unutma!bin kere dönsen o güne bin kere ihanet edecekler sana.HERKES DOĞASININ GEREĞİNİ YAPAR.Bin kere ihanet etseler sana çaresi yok bin kere gidersin yanlarına.




Kaçınılmazdan kaçmak için zamanı durdurmak yetmez, en başa dönmek gerekir...

Bir insan görmek istemediği kadar kördür...

Birşeyin gerçek adını bilen o şeyin sahibi olur.

İnsanların birbirini tanıması için en iyi zaman, ayrılmalarına en yakın zamandır...

Hayatta öyle şeyler var ki mutlaka yapmak gerek, ama yalnız yapmak gerek...

Vardır öyle kadınlar gözünün içine bakarlar donar kalırsın ,yılanın başını ezmek istiyosan gözüne bakmıcaksın ,yoksa zehirler seni...

Ölüm gibidir sadakat... Bir kere çizgiyi geçtin mi, geri dönüş yoktur...

Sadaka istenir gibi istenmez sadakat...İsteyen hepsini ister...

Yapamam diyordun gücün yetmez sanıyordun, anlarlar, yaptırmazlar bir daha yenerler diye korkuyordun. İmkansız diyordun ama suyun sesini duyor musun yeğen?

Meyveyi soymadan içinde ne olduğunu bilemem ki kardeş...

SEVDİĞİNE SADIK KALAN ADAM KENDİNDEN VAZGEÇEN ADAMDIR...

Değişmek zordur yeğenim ama bazen… Aynı adam olmak daha zordur...Hayat öyle yüklenir ki üstüne durduğun yerde çatır çatır çatırdarsın...

Bazen öyle acır ki için değiştin sanırsın şimdi dersin… Şimdi her şeyi yapabilirim…

Bazen hayat seni öyle zorlar ki yeğenim yolun başında kimdin unutursun...

Zorunu benden duy yeğenimherkese yalan söylemen yetmez artık.Bundan böyle bir başına kalsan da artık kendin olamazsın…

Geçmişe dönmek başka, geçmişi silmek başka. Bir kere aktı mı zamanın içinden, suyun yolu değişmez.Unutma!bin kere dönsen o güne bin kere ihanet edecekler sana. Herkes doğasının gereğini yapar. Bin kere ihanet etseler sana çaresi yok bin kere gidersin yanlarına...

Sevdiğini korumak için savaşman yetmezse eğer en karanlık çare onun sevgisini öldürmektir.Sevdiğini kurtarmak için en kötü ihtimal,en son yol ona ihanet etmektir...

Gün gelir ihanet eden sadakat ister.Sevdiğine sadık kalan adam kendinden vazgeçebilen adamdır.

Sadakat sevdiğinin kalbini çıkarıp avucunda tutmaktır.Ama sadakat gerektiğinde o yüreği fırlatıp yere atmaktır.
Sadakat erdem değildir aslında. Sevgiden kör olmaktır.
Hep kaçtığın şeye eninde sonunda yakalanmaktır.
Yemin etmeden bir daha düşün; çünkü sadakatla başlayan her şey ihanetle biter.

Hayatın kuralı bu yeğen, ne kadar uzağa gidersen git başladığın yere dönersin sonunda... Ne kadar değişirsen değiş, nerede mutlu olduysan hep oraya çevirirsin kafanı... Ne kadar terbiye etsen de susturamazsın içindeki canavarı Nereye gidersen git yeğenim şunu unutma, herkes gün olur evine geri döner...

İnsanlar çay poşeti gibidir.Sıcak suya atılmadıkça gerçek rengini vermezler...

HESAP GÖRMEK HESAP ETMEKTEN ZORDUR YEĞEN...

Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin.Şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz.Bütün mesele hazır olmakta.Madem hiçbir insan bırakıp gideceği şeyin gerçekten sahibi olmamış, erken bırakmış ne çıkar, ne olacaksa olsun...

Affetmek unutmak demek,öncesini hatırladıkça sonrasını unutmak istersin... Çırpınma boşuna yeğen hançer bir kere saplanınca sırtına, çıkarmaya kalktıkça iyice kalbine gömersin...



bu gün bi köprünün tam ortasında durdum..
aşağıda alevler..
arkamda melek…
önümde şeytan
ikiside aynı soruyu sordu..
kimsin sen,kimin tarafındasın..
aşk mı ,intikam mı
makum mu,cellat mı..
hep ikisinden biri seçmen istendi..

ama hep 3.bi şık var..
o da ateşe atlamak.

2 Mart 2010 Salı

Key Ödemeleri Listesi

Key Ödemeleri Listesi

İyi Günler ;

Key Ödemeleri isimli konuyu sizlere anlatmak bir nebze'de olsa bilgilendirmek istiyoruz. Key ( Konut Edindirme Yarıdımı ) Devletin yaklaşık 15 yıl önce almaya başladı ve konut edindirmek istediği Türkiye halkını biliçlendirmek için bunu söyledi. Şimdi yapılan açıklamaları birlikte inceleyelim. Bizi tercih ettiğiniz için teşekkürler ...

Key Ödemeleri Listesi



Key Ödemeleri Listesi

KEY ödemelerinde ikinci dönem başlıyor. Emlak Konut GYO'nun resmi sitesinde, KEY ödeme listesini online olarak sorgulayabilirsiniz. Key ödemeleri için güncellenmiş kayıtları ya da tüm listeyi görmek için yukarıdaki linke tıklayınız. Açılacak ekranda, TC Kimlik No ya da Sosyal Güvenlik Numaranızı girerek KEY ödemeleri sorgulaması yapabilirsiniz.

İkinci KEY ödemeleri başlıyor
Konut Edindirme Yardımı (KEY) hesaplarının ödenmesinde, itirazlara ilişkin değerlendirmeler sonucunda hazırlanan yeni listelerin, 28 Haziran'a kadar Tasfiye Halindeki Emlak Bankası'nın KEY Birimi'ne iletilmesi gerekiyor.

Kurumlar yeni listelerini KEY Birimi'ne bildirmeye devam ederken, SGK Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü de 1,2 milyon civarındaki hak sahibinin itirazlarına ilişkin değerlendirmeleri sonuçlandırmaya çalışıyor. Yetkililer, şu anda listeleri 28 Haziran'a kadar sonuçlandırmayı planladıklarını ve herhangi bir gecikme öngörmediklerini söyledi. Yetkililer, ödemelerle ilgili dava açanlara ilişkin işlemlerin ise dava sonuçlarına göre yapılacağını kaydetti.

Edinilen bilgiye göre, çalışanlarına ilişkin KEY tahakkuk belgelerini göndermesi gereken 6 bin civarındaki kurum ve kuruluştan, şimdiye kadar 4 bine yakını KEY Birimi'ne evraklarını gönderdi. Tasfiye Halindeki Emlak Bankası'nın Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Sayın, bu kurumların gönderdiği bilgilerin giriş işleminin sürdüğünü belirtirken, şu bilgileri verdi:

önderilen listeler arasında, daha önce ödeme yapılan rakamlarda bile düzeltme yapılanlar, ödeme yapılanların da dahil olduğu listeleri gönderenler de var. Zaten potata 3 milyon hatalı işlem bulunuyordu. Ayrıca SSK'ya 1,2 milyon civarında itiraz dilekçesi geldi. Şimdi tüm bu listeler gelecek. Biz ayıklama ve birleştirme yapacağız, ancak o zaman kaç hak sahibi olacağı belli olur. Biz listeler bize ulaşınca en kısa sürede bu işlemleri tamamlamaya çalışacağız. Amacımız bu işi bitirmek, bütün kurumlarla işbirliği yapıyoruz. Bu sorunun artık bitmesi lazım. Bizim işimizin ne kadar süreceği belli olmaz. Ama en kısa sürede bunu tamamlamak istiyoruz.

14 Şubat 2010 Pazar

Şok Gazetesi

Şok Gazetesi

Merhabalar ;

Bugün sizle Şok Gazetesi isimli konuyu açıklayacağız. Bugüne kadar hiç bir yalan haber beyanında bulunmayan ve gün geçtikçe abone sayısı artan şok gazetesini bugün sizler için tanıtmak istedik. Şimdi merakla beklemekte olduğunuz konuyu inceleyebilirsiniz ...

Şok Gazetesi


En Son Haberler

Canlı Gelişmeler

Son Dakika Haberler

Spor Sayfası

Ekonomi Sayfası

Künyesi :

  • ABC Medya İcra Kurul Başkanı: Murat Küçük
  • ABC Medya Yayın Grubu Başkanı: Tevfik Yener
  • Genel Yayın Yönetmeni: Recep Kondakçı
  • Sloganı: Bağımsızdır halkı tutar.
  • Yayımlayan: ABC Medya Ajansı A.Ş.

Doğum Günü Şiirleri Can Yücel

Merhabalar ;

En güzel doğum günü şiirleri sadece burada.

Can Yücel şiirleri arasında en çok beğenilen şiirleri sizlere sunmak istiyoruz. En güzel doğum günü şiirleri yazan Can Yücel yine muhteşem şiirleri ile bizleri zor günümüzde sevindiriyor. Buyurun yaptığımız araştırmalarımızı inceleyebilirsiniz ...

Doğum Günü Şiirleri Can Yücel



- Doğum Günü

Kutlu olsun doğum günün, kötülükler uzak olsun
Mutlu ol ömrünce, üzülmeler sana yasak olsun
Kalbin kırılmasında, üzerinde kir pasak olsun
Sen üzülme sakın, üzülmelerim sana feda olsun

İyiki doğdun, iyiki vermiş yaradan seni bizlere
Yıldırım gibi çaktın, güneş gibi açtın üstümüze
Söz oldun, mani oldun, saz oldun bestemize
Kutlu olsun doğum günün,nice mutlu senelere

Doğum Günün

Bedenim iki dal döktü
Sanki içimde kıyamet koptu
Çaresiz suladım gövdemi
Sert rüzgarlar, fırtınalar koptu.

Yeşermedi filizlenen fidanlarım
Boran esti talan oldu dallarım
Hep çıkmaza girdi yollarım
Gizli baltalar vurdu kollarım

Derbeder günler süpriz
Yıkıldım güpe gündüz
Kavruldum kaldım susuz
Hazan oldu yaprak döktü doğum günümüz..

Mutlu Yıllar

Bu gün dünyayı istediğin bir renge boya
Rengârenk batan günü al karşına
Bir renk, de kendinden kat
Çocuklar gibi saf, temiz ve berrak
Kapat gözlerini bir hikâye yarat
Vazgeçme hissedilir biraz, da sıcaklığını kat
Kalbinde, ki elleri bırakma sıkıca tut
Çünkü varlıktır sevgiye en güzel kanıt
Yalnızlığın saltanatını sür, sür ama
Birikmiş sevginden, herkese bir parça ver
Bir tebrik, bir arama bin umuttur insana
Mutlu yıllar, mutlu yıllar sana ...

10 Şubat 2010 Çarşamba

ikariam Hileleri

ikariam Hileleri

Merhabalar ;

ikariam Hileleri isimli konu ile sizlerin karşına tekrar geldik. Mükemmeil bir oyun olan ikariam herkes için vazgeçilmeyecek bir oyun bunların en önemlisi ise oyun içerisinde bulunan hilelerle ile bir çok oyuncunun önüne geçebilir daha çok puan yapabilirsiniz. Sizler için araştırdığımız konuyu inceleyebilir hileleri kullanabilirsiniz ...

ikariam Hileleri



İkariam(littirent)of : altin/90000 (altın için)

Bu hileyi kullandığınız taktirde 15 saat içerisinde 90.000 altın eklenilecektir ...

5 Şubat 2010 Cuma

Güzel Nickler

Güzel Nickler

Merhabalar ;

Bugün sizlere Güzel Nickler isimli konuyu tanıtmak için gelmiş bulunuyoruz. Çoğu insanın aradığı nickleri biz sizler için topladık ve sitemize ekledik. 2009 yılının Güzel Nickler isimli konusu tam sizlere göre buyurun yaptığımız araştırmalarımızı inceleyebilirsiniz. İyi eğlenceler ...

Güzel Nickler



ßenm kanıtlamaya çalıştığım hiç birşey yok.
Ağızdan ağıza dolaşan laflarla hiç işiM yok.
İspatlamaya çalıştığım birşey de yok.
Sessiz kalıp sizi izlemem...benim gülme sebebim...

Işığı önüne aL yürü!
GöLgen arkandan ister geLsin ister geLmesin...

- iLacm sen oLsanda geLme (!)


Ne Nefes Ne Nefret Artık Bir Anlamın Kalmadı Şu kaLbimde

Uyan!Uyan uykuLardanMsn nickLeri ~ Forum imzaLarısonsuz sırLar arasından..
Gökyüzünün kapısından bana yıldız topLar mısın?

Ve sona yaklaştık…
Ben dayanamıyorum her gün bu iskelede ölmeye
Artık benim gitme vaktim geldi
Kendine iyi bak!.

HiçBir şey Senin kadar ZorLamadı irademi..
HiçbiRi SEnin kadar uzun takıLp kaLmadı hayatımda *L

Ķim$eyi y0Lundan dönDüreCek qüCüm y0..k arTık(!)..
- DayanıkSızım
0Lduğun yerDe kaL...
H0şÇaKaL..

Aşk ..
Evet Msn nickLeri ~ Forum imzaLarı Evet
Aşk ..
Çok mu yakınLarda ..?
Çok mu uzakLarda ..?
Evet nerdesin? aşk ..

Belki bir kez daha görebilmek için o yüzü.. özLüyorum..
Nefret edemediğim nefretim

Bıyerlerde beni düşünen biri olduunu bilmek huzur werioo...

Anla artık!
Sözler var ama satırlar yetersiz
Düşünceler var ama sayfalar yetersiz.
Duygular var ama mısralar yetersiz.
Anla artık biliyorum bir sen varMsn nickLeri ~ Forum imzaLarıbir de ben..



Saçlarından bir yol inerdi ortasına ellerimin
Şimdi bir akarsu misafir içinde gözlerimin....

3 Şubat 2010 Çarşamba

Burasi istanbul Ama Memleket Adana Dinle

Burasi istanbul Ama Memleket Adana Dinle

Merhabalar ;

Bugün sizlere muhteşem bir konu açıklayacağız. Bu konumuzun ismi ise Burasi istanbul Ama Memleket Adana Dinle olmuştur. Sizlerinde bildiği gibi şarkı onusunda üstlerine rakip tanımayan gençlerin en son çıkartmış olduğu şarkılarından birisi olan mükemmel şarkımız şimdi sizlerle. Buyurun yaptığımız araştırmalarımızı inceleyebilirsiniz ...

Burasi istanbul Ama Memleket Adana Dinle





Burasi istanbul Ama Memleket Adana Dinle

Ulvi sözleri


Ulvi sözleri

Merhabalar ;


Bugün sizlere muhteşem bir oyuncunun muhteşem bir dizide canlandırdığı karakterdeki sözlerinin yayınlamak için gelmiş bulunuyoruz. Geniş aile dizisinin genç ve çapkın oyuncusu ulvi'nin kullandığı sözler son günlerde türkiyeye bomba gibi düşmeye devam ediyor. Bizde ulvi sözlerini araştırdık ve bütün ulvi sözlerini sitemize eklemeye karar verdik. Buyurun araştırdığımız konuyu inceleyebilirsiniz ...

Yetersiz Ulvi! ...
Az Ulvi! ...
Vasat Ulvi! ...
Rafadan Ulvi! ...
Olmamış Ulvi! ...
Tek taraflı Ulvi! ...
Yüzde iki Ulvi! ...
Her dört kişiden biri Ulvi! ...
Tamamı çizgiyi geçmeyen Ulvi! ...
Lanet olası federal Ulvi! ...
Yok denecek kadar az Ulvi! ...
Sinek arabasının peşinden koşan Ulvi! ...

Vitaminsiz Ulvi! ...
Saydam Ulvi! ...
Kauçuk Ulvi! ...
Muz orta Ulvi! ...
Atletico Ulvi! ...
Yarım yamalak Ulvi! ...
Açıkta satılan Ulvi! ...
Kafasında limon çekrdeği kalan Ulvi! ...
Parasının üstünü alamayan Ulvi! ...
Topla birlikte ayakkabısıda uçan Ulvi! ...
Çorapla koşan Ulvi! ...
sampuandan gozleri yanan ulvi....
arkaya bakmadan arka serbest diyen ulvi .....
dam ustunde un eleyen ulvi ......
çaydanlığın altından dizime su damlatan ulvi....
tavanın kulpundan tutamayan ulvi.... kafasi su toplayan ulvi.....
Andropoz olucam diye yanlislikla menopoz olan ulvi ....
Papaza sübhaneke okuyup aforoz olan ulvi.....
piste cikip balon tepen ulvi ......
nikah sekerinden utanmadan 2 kere alan ulvi

Cevahir Bilal'e: "Kırarım DNA şifreni, gelecek nesillere aktaramazsın"

-Şifasız kaplıca

lan plastik doğrama

Cevahir kendisine dokunan bilale :"Ne o öyle ipeksi dokunuşlar."
Cevahir Bilale : "Görgüsüz tanık"
Mürsel ev ahalisine arabasına binmeden önce ayakkabılarını çıkarmalarını söyler.
Dede: "Devamlı kıbleye doğru süreceksen çıkartalım ayakkabıları"

cevahirden şukufeye:ben seni yavaş yavaş bırakayım debriyajım

Cevahir'den Şukufe'ye: " Akşam kapanmaya yakın gelirim, beraber bu yılın en iyi çıkışını yaparız."

-Seni kendi içinde ters çeviririm NEVRESİM Bilal

Zekai: Bizim için artık teneffüs yok, ben tuvalette bile ders çalışıyorum, kimse çakması diye de musluğu açıyorum.
Zekai: Mesela biz bir yol problemi çözüyoruz,yolda asvalt yok. Bir yaş problemi çözüyoruz, meğer çocuk nüfusta büyük yazılmış.
Zekai: Bu abaküs gibi kafamı çapraz koşu yapan forvetlere akıl dolu paslar atmak için yoramam ki.
Cevahir:
- Senle giriceğiz aşk halayına, sonra mendil sallayacaz alayına.
- Kendimi üçüncü kattan aşağı bıçaklarım.
- Lan sıfat tamlaması
- Açarım seni oksijenle
Mürsel:
İsveç İsveç Danimarka
Belçi Belçika Hollanda
Dakdeniz dakdeniz marmara
Türkiyenin başkenti Ankara
Cevahir: Boy abdestin var mı lan?
Ulvi: Geçen havuza gittiydik ya ordan var.
Cevahir: Lan o havuz bele kadar geliyordu.
Saltuk: Ooo kanka Ramazanda aşk başkadır haa
Zekai: Günaha sokma bizi tibet sığırı

Ulvi sözleri

Anahtar Kelime : ulvinin sözleri, ulvi sözleri, geniş aile ulvi sözleri, ulvi nin sözleri, geniş aile ulvinin sözü, ulvi bütün sözleri, ulvi son sözleri, ulvi geniş aile sözleri

1 Şubat 2010 Pazartesi

Aşk ve Ceza 6. Bölüm Fragmani





Merhabalar ; Bugün sizlere aşk ve ceza isimli dizisinin 6. bölüm fragmanı hakkında sizlere kısaca bilgi vermek için gelmiş bulunuyoruz.

Atv ekranlarının en güzel dizilerinden birisi olan aşk ve ceza 6. bölüm fragmanı 9 şubat akşamı atv ekranlarında yayınlandıktan hemen sonra sitemize eklenilecektir. İyi seyirler ...

İşte dizinin bugün yayınlanacak fragmanı ( 6.bölüm fragmanı / 02.02.2010



Bizi tercih ettiğiniz için teşekkürler.

Aşk ve Ceza 6. Bölüm Fragmanı

Anahtar Kelime : aşk ve ceza, aşk ve ceza 6. bölüm fragmanı, aşk ve ceza dizi fragmanları, aşk ve ceza son bölüm fragmanı, aşk ve ceza dizisi tüm fragmanları, aşk ve ceza fragmanı 9 şubat, aşk ve ceza 09.02.2010 fragmanı, aşk ve ceza 6.bölüm fragmanı izle, aşk ve ceza 6.bölüm fragmanını izle

Benim Annem Bir Melek 12. Bölüm Fragmani

Merhabalar ;

Bugün benim annem bir melek dizisinin 12. bölüm fragmanını tanıtmak için sizlerin karşısına geldik. Son zamanlarda dizi kapandı ve tekrar yoğun istek üzerine ekranlara gelmeye başladı. Bakalım bu bölümde cahit neler yapacak, neriman ne gibi tepkiler göstereecek. Hepsi Benim Annem Bir Melek 12. Bölüm Fragmanı star tv ekranlarında yayınlandıktan hemen sonra sitemize eklenilecektir.

Bizi tercih ettiğiniz için teşekkürler...

Dizinin bugün yayınlanacak olan 11.bölüm fragmanı ( 02.02.2010 )



Benim Annem Bir Melek 12. Bölüm Fragmanı



Anahtar Kelime : benim annem bir melek, benim annem bir melek dizisi 12. bölüm fragmanı, benim annem bir melek 12. fragman, benim annem bir melek bölüm fragmanları, benim annem bir melek 8 şubat fragmanı, benim annem bir melek 12. bölüm 8 şubat fragmanı

30 Ocak 2010 Cumartesi

Behçet Hastaliği

Behçet Hastalığı

Merhabalar ;

Bugün sizlere Behçet Hastalığı ile ilgili bilgi vermek için buraya gelmiş bulunuyoruz. Behçet hastalığı çok zor bir hastalıktır sizlerin direnme gücü yok ise bu hastalığa çok çabuk yenilebilirsiniz. Bu konuyu sizlere açıklamak istedik. Buyurun yaptığımız araştırmalarımızı inceleyebilirsiniz ...

Behçet Hastalığı



Nedir?

Behçet sendromu ya da Behçet hastalığı (BS), tekrarlayan oral (ağız) ve genital (cinsel organlar) ülserlerle, göz, deri, eklem, damar ve sinir sistemi tutulumuyla giden, nedeni bilinmeyen bir vaskülittir (damar ltihabı). BS, 1937 yılında bir Türk doktoru olan Prof. Dr. Hulusi Behçet tarafından tanımlanmıştır.

Ne kadar sıktır?

BS dünyanın bazı yerlerinde daha sıktır. BS’nin coğrafik dağılımı tarihi ipek yolu ile örtüşür. Japonya, Kore, Çin, İran, Türkiye, Tunus ve Fas gibi Uzak Doğu, Orta Doğu ve Akdeniz bölgesinde bulunan ülkelerde daha çok görülür. Yetişkin popülasyonda görülme sıklığı Japonya’da 1/10.000 ve Türkiye’de 1-3/1000’dir. Kuzey Avrupa’da ise bu sayı 1/300.000 civarındadır.

ABD ve Avustralya’dan az sayıda vaka rapor edilmiştir. Çocuklarda BS, yüksek riskli popülasyonlarda bile nadirdir. Tanı kriterleri, BS hastalarının yaklaşık %3’ünde 16 yaşından önce tamamlanmış olur. Hastalığın ortalama başlangıç yaşı 20-35’tir. İki cinsiyet arasında eşit dağılmıştır fakat erkeklerde daha ağır seyreder.

26 Ocak 2010 Salı

Kolbasti

Kolbastı

Merhabalar ;

Bugün sizlere Kolbastı hakkında bilgi vereceğiz. Karadeniz insanlanlarının oynamaktan vazgeçemedikleri çok hareketli ve muhteşem bir oyun türüdür. Şimdi sizlere Kolbastı'yı sunuyoruz. İyi seyirler ...

Kolbastı



Kolbastı/Hoptek, trabzon ilinde ilk ve hızlı biçimde oynanan bir oyun türüdür. Kolbastı daha çok yöreye uygun yüzme, ağ atma, kürek çekme, olta atma, ağ çekme ve balık tutma gibi hareketleri simgeler. Kolbastı müzikleri çok değişiktir bana örnektir.

25 Ocak 2010 Pazartesi

Havlu Kenarlari

Havlu Kenarları

Merhabalar ;

Bugün sizlere Havlu Kenarları isimli konuyu açıklayacağız. Bilindiği gibi kadınların vazgeçemediği havlu kenarlarının bazı örneklerini anlatacağız. En güzel havlu kenarı örneklerini sizler için sitemizde sunacağız. Buyurun sizlere yaptığımız araştırmalarımızı inceleyebilir okuyabilirsiniz ...

Havlu Kenarları



1. Kısım



2. Kısım

24 Ocak 2010 Pazar

e-okul

e-okul

Merhabalar ;

Sizlere bugün öğrencilerimiz için muhteşem bir konu yayınlıyoruz. e-okul herkesinde bildiği gibi elektronik karne ve not sistemi olması özelliği ile tüm öğrencileri bir hayli sevindiriyor. e-okul'da not bilgilerinizin yanısıra devamsızlık bilgilerinizi, toplantı günlerinizi, yazılı tarihlerinizi ve sözlü notlarınızı öğrenebilirsiniz. Buyurun yaptığımız araştırmalarımızı incleyebilirsiniz ...

e-okul



e-Okul Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2007 yılının Ocak ayında kullanıma açılmış olan bir okul yönetim bilgi sistemi yazılımıdır. Bir öğrencinin okula kaydından başlayıp, mezuniyetine kadar olan tüm süreci içerir.

e-Okulun Kapsamı

* Şu anda e-okul modülüne tüm resmi ve özel ilköğretim okulları, anaokulları ve özel eğitim okulları giriş yapmaktadır. İleride ortaöğretim kurumlarının da sisteme dahil edilmesi düşünülmektedir.

e-Okulda Neredeyiz?

* Şu an itibariyle öğrencinin okula kaydı, dosya bilgilerinin ve resminin sisteme işlenmesi, nakil alma ve nakil verme işlemleri, devamsızlık girişi ve devamsızlık takibi, okulun ders programının, okutulacak derslerin ve dersi okutacak öğretmenlerin bilgilerinin işlenmesi, sınav tarihleri ve gelişim raporu işlemleri e-okul sistemi üzerinden yapılabilmektedir.

e-Okulda Neler Olacak?

* Kısa vadede öğrencilerin sınav ve projelerden aldıkları notların sisteme işlenmesi, öğrenciye karne, takdir, teşekkür gibi belgelerin verilmesi ile ilgili ekranlar devreye alınacaktır.

* Orta ve uzun vadede ise öğrencilerin bedensel gelişim grafiklerinin sistemden alınabilmesi, aşı kartlarının sisteme işlenmesi gibi, bir ilköğretim okulunda öğrencilerle ilgili olarak yapılan tüm iş ve işlemleri yapabilmek için oldukça detaylı ekranlar eklenecektir.

* Ayrıca sistem öğrenci velilerine de açılacak olup, bir öğrenci velisinin öğrenciye ait notları, gelişim raporlarını ve devamsızlık durumunu internet üzerinden takip edebilmesi sağlanacaktır.

Okullarımıza düşen görevler
* Okullarımıza düşen en öncelikli ve acil görev e-okul sistemi üzerinde şube ve öğrenci listelerinin tam ve doğru olmasını sağlamaktır. Bu nedenle, kaydı o okulda olup da e-okulda bir başka okulda görünen öğrencinin nakli hemen alınmalı, nakil giden öğrencilerin nakil onayları yönetmelikte öngörülen süre içerisinde verilmeli, e-okula daha önce hiç kaydedilmemiş olan ara sınıf öğrencileri ilgili ekrandan sisteme kaydedilmeli, sınıfı ya da şubesi hatalı olan öğrencilerin bilgileri ivedilikle düzeltilmelidir.

* Sınıf listelerindeki eksiklikleri ve hataları gideren okullarımız, sistemde öğrencilere ait istenen tüm bilgileri de doğru ve eksiksiz olarak işlemekle yükümlüdür. Sistemde yer alan hiçbir bilgi gereksiz değildir. Artık Bakanlığımız öğrencilerle ilgili bilgileri okullardan istemeyecek, sistemden anlık olarak alacaktır. Bu nedenle tüm bilgilerin büyük bir özenle doldurulması gerekmektedir.

* Sınav belgelerinde kullanılacak olan öğrenci resimleri de sistem üzerinden alınacağından, okullarımızın son günlerde sıkışıklık yaşamamaları amacıyla özellikle 6,7 ve 8. sınıf öğrencilerin resimlerini öncelikli olarak sisteme kaydetmeleri gerekmektedir.

* Okullarımız öğrencilere ait özürlü ve özürsüz devamsızlık bilgilerini de sisteme GÜNLÜK olarak işlemekle yükümlüdür.

* Gelişim raporu ile ilgili ekranlar okullarımıza açılmıştır. Bundan böyle öğrencilerin gelişimi sistem üzerinden takip edilecektir. Bu nedenle okullarımızın ilgili raporları bu hafta içerisinde mutlaka sisteme işlemeleri gerekmektedir.

* Sınav tarihlerinin sisteme girilmesi ile ilgili ekran okullarımıza açılmıştır. Not işlemleri ile ilgili ekranlar da hazır olup şu an için açılmış da olabilir. Okul idarecileri not girişi için yetkilendirme yapmak, öğretmenlere bu işlem için şifre vermek ve bilgilendirmek ve not girişlerinin zamanında yapılmasını sağlamakla SORUMLUDUR.

* Okullarımız sistemde yer alan resmi yazı, açıklama ve duyuruları takip ederek açılmış ya da açılacak olan ekranlarla ilgili iş ve işlemleri zamanında yerine getirmekle YÜKÜMLÜDÜR.

İlçe M.E.Müd.lerine düşen görevler
* İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri yukarıda sayılan iş ve işlemlerin okullar tarafından zamanında yerine getirilmesini sağlamak ve gerekli kontrolleri ve uyarıları yapmakla YÜKÜMLÜDÜR.

* Ayrıca İ.Ö.Kurumları Yönetmeliğinin 27.Maddesi gereğince devamsız öğrencilerin takibini yapmak ve bu öğrencilerin durumları ile ilgili bilgileri sisteme işlemekle YÜKÜMLÜDÜR.

* İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü mahalli kurtuluş günü, doğal afet vb. nedenlerden ötürü ilçe genelindeki tatil günlerini sisteme işlemek ZORUNDADIR.

* İlçe M.E.Müdürlükleri nakil işlemini zamanında tamamlamayan okulları sistem üzerinden takip edip gereken uyarıları yapmakla YÜKÜMLÜDÜR.

* İlçe M.E.Müdürlükleri başka bir okulda görevlendirilen öğretmenlerin görevlendirme kayıtlarını zaman kaybetmeden işlemeli, görevlendirmesi biten öğretmenlerin görevlendirme bitiş tarihlerini de zamanında kaydetmelidir ...

23 Ocak 2010 Cumartesi

Takdir Teşekkür Hesaplama

Merhabalar ;

Öğrencilerin işine yarayacak bir konu...

Her öğrenci karne heyecanı yaşar, notlarını toplayarak takdir mi teşekkür mü alacağını tahmin eder.

Bizimde öğrencilerimize bir katkımız olsun istedik. İşte

takdir teşekkür hesaplama

yöntemleri:


Bu dönem İlköğretim okullarımızda ilk kez uygulanacak olan 100’lük not sistemine göre karnesinde tüm ders notlarını 5 (beş) olarak gören bir öğrencinin takdir alamaması mümkün.
Daha önce karnesinde derslerin ağırlığına göre birkaç tane 5 olan öğrenci takdir alabilirken bu yıl ki sisteme göre alamayabilecek.

Geçmiş yıllarda karnede yazılı notlara göre öğrenci takdir ya da teşekkür alıp almayacağını hesaplayabilmekteydi. O zaman karne de bulunan not önemliydi. Şimdi ise 100’lük puan sistemi ön plana çıkmaktadır.

Yani önceki dönemlerde 85’ten 5 alan bir öğrenci ile 100’den 5 alan bir öğrenci aynı nota sahip olduğundan ikisi de aynı belgeyi alabiliyor, aynı dereceyle mezun olabiliyordu.
Şimdi ise Teşekkür ve Takdir hesaplamalarında 100’lük puan sistemi ele alınacağından bu mümkün değil.

Örneklendirecek olursak:

Öğrenci karnesini aldı ve tüm notlarının 5 olduğunu gördü fakat kendisine TAKDİR belgesi beklerken TEŞEKKÜR belgesi verilebilecektir.

Öğrencinin tüm notlarının karşılığı olan puanlar 84,50 olsun yani öğrenci 84,50 puan ile tüm derslerinden başarılı olsun. Bu öğrencinin tüm derslerden karnede görülecek notu 5 (beş) tir. (Yani 84,50’nin karşılığı not olarak 5’tir.) Bu öğrencinin dönem sonu ortalaması not olarak 5, puan olarak ise 84,50 olacaktır. Takdir almak için 85 ve üzeri puan ortalamasına sahip olması gerektiğinden takdir alamayacaktır. Teşekkür belgesi alacaktır.

Teşekkürler, başarılar...

19 Ocak 2010 Salı

10 Parmak Programi indir

Merhabalar ;

Bugün sizlere 10 Parmak Programı ile ilgili bazı bilgiler vermeye çalışacağız. Sizler için araştırmalarda bulunduk ve emin oldun yapmış olduğumuz araştırmalarımızın hiç birisi sizler için zorlaştırıcı değil kolaylaştırıcı bir yardım olacaktır. Buyurun araştırmalarımızı inceleyebilirsiniz ...

10 Parmak Programı indir



10 Parmak Programi indir

18 Ocak 2010 Pazartesi

Enteresan Olaylar

Enteresan Olaylar

Merhabalar ;

Bugün sizler için çok enteresan bir konu açıklayacağız. Konumuzun ismi ise Enteresan Olaylar. Sizlerinde başınızdan geçen böyle enteresan olaylar olmuş ise sitemizde paylaşabilir ve herkesin görmesini sağlayabilirsiniz. Buyurun yaptığımız araştırmalarımızı inceleyebilirsiniz ...

Enteresan Olaylar



Sevgililer Günü'ne sayılı günler kala dünyaya gelen buzağı şaşırttı. Çünkü kafasında kalp işareti var.

Japonya'da Fujisava mandırasında tam tamına ''aşk kafalı'' bir buzağı dünyaya geldi.

Başının güzelliğiyle ve gözlerinin üzerinde alnında taşıdığı ''ak bir kalp iziyle'' dikkat çeken buzağının14 Şubat Sevgililer Günü yaklaşırken doğması hayranlık uyandırdı.

Kanagava ilinde 25 Ocak'ta doğan buzağı kuzey Hollanda'nın Friesland kara-ak ineklerinin soyundan geliyor.

Doğanın bu şahanesi için mandıra sahibi Kazunori Yamazaki ''Friesland buzağılarının beyaz siyah tüylerinin çok çeşitli şekil aldığı hep bilinir. Ama bu hayvancağızın alnındaki büyük kalp hep de bembeyaz ve çok belirgin görülmüş bir şey değil'' dedi.

Buzağıya Japonca ''Ha-çan'' yani ''Kalp'' adı verildi.

40 kiloluk erkek buzağı 900 kiloluk erişkin boğa olacağından Fujisava-Yamakun mandırasında kalmayacak. Yamakun mandırasının sahibi Yamazaki ''Şimdi buzağımız Ha-çan için rahat ahır arıyoruz'' dedi.

17 Ocak 2010 Pazar

Yazili Avatarlar

Yazili Avatarlar

Sürekli aynı avatarları kullanmaktan bıktınız mı ? Değişik avatarlar mı kullanmak istiyorsunuz ? Benim avatarım herkesinkinden farklı olsun mu diyorsunuz ?

O zaman bu konumuz tam size göre...

Birbirinden farklı birçok yazılı avatardan istediğinizi seçin ve bilglsayarınıza kaydederek messenger görüntü resmi olarak kullanın.

Yazili Avatarlar

















Psİkolojİk Hastaliklar

Psİkolojİk Hastaliklar

Merhabalar ;

Bugün sizlere Psİkolojİk Hastaliklar isimli konuyu açıklayacağız. Yılın konusu olmaya aday olduğu söylenen konuyu birde sizlerin görmesi için sitemize atmış bulunmaktayız. Buyurun yaptığımız araştırmalarımızı inceleyebilirsiniz ...

Psİkolojİk Hastaliklar



Konular:

1-Distimi (Kronik Depresyon)
2-Paranoya
3-Panik Atak
4-Anksiyete
5-Sosyal Fobi
6-Konserviyon Bozuklukluğu
7-Somatizayson Bozukluğu
8-Tik bozuklukları
9-Tokofobi
10-Uykusuzluk
11-Uyum Bozuklukları
12-Şizofreni
13-Hipokondriyazis ( Hastalık Hastalığı )
14-Pasif-Agresif Kişilik Bozukluğu (PAK
15-Id-Ego
16-Alkolizm

Distimi (Kronik Depresyon)

Diğer bir değişle kronik depresyon. Bazı araştırmacılar tüm depresyonlari biyolojik kökenli olduğunu ve beyindeki kimyasal maddelerin yetersizliğine bağlı olduğunu öne sürerlerken; bazıları da, düşünce sistemindeki psikolojik dengesizliğe dikkat çekmekteler. APA (American Psychological Association) ya göre, distimi şöyle tanımlanıyor;


Son iki senedir depresif ruh halinde olmak ve bunun yanı sıra aşağıdakilerin en az ikisinden yakınmak:


İştah azalması veya aşırı yemek
Sürekli yorgunluk durumu
Düşük benlik algısı
Uyku bozuklukları
Yoğun ümitsizlik duyusu
Yoğunlaşamama
Kararsızlık

Distimik birey, genelde "hep böyle" hissettiğini söyler. Şiddetli semptomlar yoktur, dolayısıyla bu hastalık sinsi bir şekilde değişerek, distimik ruh durumu yaşam biçimi haline dönüşür.
Bununla mücadele etmek için, geçmişten günümüze taşıdığınız kırgınlıklar ve küskünluklerle barışmalı, geçmişte olanları affetmelisiniz. Böylece enerjinizi öfke balonuna yönlendimeyip daha mutlu yaşam balonuna yönlendirebilirsiniz.
Mutsuzluğunuz ve sürekli yakınmalarınızla ilgi çekebilirsiniz ancak sonunda çevrenizdekiler sizden bıkacaklardır.
Unutmayın gördüğünüz ilgi belki de yakınma davranışınızı kalıcı kılmaktadır.
Kimse sizin hayatınızı iyileştirmeyecektir. Olumsuz düşünme alışkanlığınıza son vererek kıpırdanmalısınız. Hiçbir şey yapmayarak sürekli yakınmaktansa "daha iyi olmak için ne yapabilirim" sorusuna cevap verin, alternatif üretin ve uygulayın.

Paranoya

Başlıca belirtisinin sanrılar olduğu psikiyatrik bozukluklardır. Hasta genellikle iyi giyimlidir ve kişilikte bir dagilma ya da günlük bir bozulma görülmez. Fakat egzantrik,garip,kuşkucu ya da düşmanca tutum içinde olabilir. Hastanın duygudurum sanrısının içeriği ile uygunluk gösterir. Büyüklük sanrıları olan hasta coşkulu,kötülük görme sanrıları olan hasta kuşkucudur. Klasik tanım sanrısal bozukluğu olan hastaların belirgin ve sürekli varsanılarının bulunmamasını öngörüyorsa da DSM-III-R ve DSM-IV de kısa süreli varsanıların (özellikle somatik tip sanrısal bozuklukta beden kokusuyla ilgili ya da genel olarak işitsel) bulunabileceği kabul edilmiştir. Konuşmanın akışını ve niteliğini etkileyecek düşünce bozuklukları genellikle yoktur. Bilişsel işlevler genellikle iyi bir düzeydedir. İntihar,cinayet ve şiddet içeren diğer davranışların cokluğu bilinmiyorsa da klinisyenin bu konuda uyanık olunması gerekir. Şiddet öyküsü olan kişilerde yıkıcı davranış cok yaygındır. Sanrısal bozukluğu olan hastaların kendi durumlarına ilişkin yargıları oldukça bozuktur ve hastahaneye genellikle polis,aile üyeleri ya da iş arkadaşları tarafından getirilirler. Sanrı iceriği dışında yargıda belirgin bozukluk saptanmaz. Sanrısal bozukluğu olan hastalar sanrı sistemlerinin dışında genellikle güvenilir bilgiler verirler.

Yaygınlık

Sanrısal bozuklukların toplumdaki dağılımını değerlendirmek
- bozukluğun yaygınlığının görece az oluşu
- bozukluğun tanımı ile ilgili değisik görüşler
- hastaların aileleri ya da çevreleri tarafından zorlanmadıkça hekime başvurmamaları
gibi nedenlerden dolayı güçlük göstermektedir. Fakat şizofreniden ve duygudurum bozukluklarından cok daha nadir bir bozukluk olduğu bilinmektedir. Ortalama başlangıç yaşı 40 tır fakat 18-90 yaşları arasında dağılım gösterir. Kadınlar yönünde hafif üstünlük vardır. Çoğu hasta evlidir ve bir işi vardır,klinik tablo güncel bir yer değişikliğiyle ve düşük sosyoekonomik durumla bağlantılı olabilir.

Panik Atak

Başta "Panik Bozukluk" olmak üzere, bir çok psikiyatrik bozuklukta görülebilen; aniden beklenmedik bir anda, herhangi bir yerde ortaya çıkan yoğun kaygı-bunaltı, korku karışımı bir nöbettir.

Bu nöbet kişiye öylesine yoğun bir korku ve rahatsızlık duygusu yaşatırki; kötü bir şey olacağı veya sonunun geldiğini, öleceğini hisseder. Panik atak sırasında bazı hastalar; kalp krizi geçirdiklerini aklını kaçıracağını, felç geçireceğini, kontrolünü yitireceğini, düşüp bayılacağını hissederler. Bu korku fırtınasını yaşayan insan doğal olarak o ortamdan ve durumdan kaçma, uzaklaşma davranışı gösterir, bir an önce yardım alınabilecek bir sağlik kuruluşuna müracat edilir.Bazı durumlarda hastanın, hastahane veya doktor doktor görmesi bile onu rahatlatıp, nöbeti geçirmektedir.


Toplumda Panik Bozukluk ve Oranlar:
-Panik Bozukluk her yaşta başlayabilir.
-En sık 20-30 yaş arasında başlar, yaş ilerledikçe başlama oranı düşer.
-Etnik, kültürel farklılıklar çok önemli bulunmamıştır.
-şehir yaşamında, kırsal bölgelere göre daha sık görülmektedir.
-Ekonomik durumla bağlantısı bulunamamıştır.
-Eğitim düzeyiyle panik bozukluğu arasında direkt bir ilişki saptanmamıştır.
-Evli insanlarda, dul yada boşanmış insanlara göre daha az görülmektedir, (bir çalışmada boşanmış yada dullarda 5 kat daha fazladır.)

Panik bozukluk-kadınlarda erkeklere göre 2-3 kat daha sık görülür.
Panik bozuklu tanılı hastaların %75-80'i kadındır. Aile çalışmalarında; eğitim, etnik yapı, sosyal durumla bağlantı bulunmamıştır.
yaşam boyu yaygınlığı değişik çatışmalarda %1,5-3,5 arasında saptanmıştır. Bu oran gittikçe artmaktadır.
Değişik hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkan panik ataklar ve "sinirli belirtili atakların" ise %15-20 arasında olduğu bildirilmektedir. Dolayısıyla gerek panik bozukluğuna bağlı gerekse diğer psikolojik, biyolojik nedenlere bağlı panik atakların her yüz kişiden 20-25 inde görüldüğü anlaşılmaktadır. Bu oran her 4 kişiden 1'inin panik ataklı olduğu anlamına gelmektedir. Paniğin bu kadar popüler olması bu yaygınlığı ve korkutucu belirtileri olsa gerek...
Panik hastalarının çoğunluğu psikiyatri dışı hekımlere başvurmaktadır. Görülen belirtiler otonomik ve fiziksel belirtiler olduğunda kalp hastalığı görünümü verebilmektedir. Ilk başvurular bu yüzden dahili branşlar olmaktadır.
Stein, 1994, Chignon 1993'de yaptıkları bir araştırmada panik bozukluklu hastaların % 35'nin sık sık nefes alma, % 20-30'unda kalp damarlarının normal çıktığı, anjiosu normal bulunan hastaların % 35-45'inin ayrıntılı muayenesinde panik bozukluğu olduğu saptanmıştır. (Mukerji, katun) bu yanlış anlayış ve yöntemin ABD'ye yıllık maliyetinin 33 milyon dolar olduğu iddia edilmektedir.

Panik Atak Türleri

1-Beklenmedik Ataklar:
Nedensiz, birden ortaya çıkan nöbetler, Panik Bozuklukta bu tür ataklar vardır.

2-Duruma bağlı olanlar:
Korkulan herhangi bir nesneyle yada bir durum karşılığında ortaya çıkar.

3-Durumsal yatkınlık gösterilen panik ataklar:
Genellikle destekleyici bir etken vardır, fakat bu etken herzaman atağa yol açmaz. Örneğin, hastada araba kullanırken panik atak oluşmasına karşın, bazen araba kullandıktan sonra atak geçirebilmektedir.

Panik Atağın 13 bedensel bilişsel belirtisi vardır. Bunlardan 4 tanesinin olması nöbet için yeterlidir. Çoğunlukla 7-10 arası belirti yaşanmaktadır. Nöbet hızlı başlangıçlıdır, 10 dakikada zirveye çıkar. Bazen yarım-veya bir saat sürebilir.


Panik Atakta Görülen Belirtiler:
1-Çarpıntı, kalp atışlarını duyumsama, kalbin yerinden fırlayacakmış hissi, göğüste basınç bazen sol kola yayılan ağrı ve uyuşmalar...
2-Terleme (Sıcak -Soğuk boşalımlar, bazen üşüme bazen alevlerin basması hissi)
3-Titreme-sarsılma-itilme hissi
4-Boğulma ve nefes alamama hali (Boğazda düğümlenme veya bir yumru, tıkanma hissi)
5-Soluğun kesilmesi (Derin nefes alma ihtiyacı havanın yetmemesi gibi hisler)
6-Göğüste daralma, sıkışma, ağrı duyumsama
7-Bunaltı, karında ağrı, şişkinlik ve gaz oluşması
(Bazen mideden başlayıp boğaza doğru yayılan kalkışma rahatsızlık hali)
8-Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma hali
9-Derealizasyon (Gerçek dışılık duyguları panik yaşandığında olaylar bir sis perdesinin gerisinde algılanır, cisimler, küçülür her şey bulanıklaşır).
10-Depersonalizasyon (Benliğinden ayrılmış olma hali: sanki bedenle ruh birbirinden ayrılıyor ve kişinin kendisini hissedememe, algılayamama kendisine yabancılaşma durumu oluşması).
11-Panik anında kontrolünü kaybedeceği yada çıldıracağı korkusu (Kendisine çocuklara, çevreye zarar verme korkusu)
12-O esnada "yaşamım buraya kadarmış" duygususu-ölüm korkusu
13-Ellerde, kollarda, bacaklarda, başta ve birçok yerde uyuşmalar, yanmalar, karıncalanmalar, diken ,diken olma halleri
14-Üşüme, ürperme ya da ateş basmaları


Panik Atak ve Panik Bozukluğun Teşhisi

*(DSM_IV'e göre panik atağı tanı ölçütleri)

Not: Panik atağı kodlanabilir bir bozukluk değildir. Aşağıdaki semptomlardan dördünün (ya da daha fazlasının) birden başladığı ve on dakika içinde en yüksek düzeyine ulaştığı, ayri bir yoğun korku ya da rahatsızlık duyma döneminin olması:

1-Çarpıntı, kalp atımlarının duyumsama ya da kalp hızında artma olması
2-Terleme
3-Titreme ya da sarsılma
4-Nefes darlığı ya da boğuluyor gibi olma duyumları
5-Soluğun kesilmesi
6-Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissi
7-Bulantı ya da karın ağrısı
8-Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma
9-Derealizasyon (gerçekdışılık duyguları) ya da depersonalizasyon (benliğinden ayrılmış olma)
10-Kontrolunu kaybedeceği ya da çıldıracağı korkusu
11-Ölüm korkusu
12-P****teziler (uyuşma ya da karıncalanma duyumları)
13-Üşüme; ürperme; ya da ateş basmaları.


*DSM-IV (Psikiyatrik hastalıkları sınıflandırma kitabı)'e göre


Panik Bozukluk Nedenleri

1- Genetik ve ailesel nedenler.
2- Biyolojik teoriler
3- Psikodinamik teoriler
4- Gelişimsel teoriler
5- Öğrenme kuramlari
6- Bilişsel modeller

1- GENETİK VE AİLESEL ÇALIŞMALAR:
Panik bozukluğu olan hastaların birinci derecede yakınlarında panik bozukluğu ve panik atak görülme oranı %15-30 arası bulunmuştur.
Aynı yumurta ikizlerinde aynı anda panik bozukluk görülmesi %30-40 arası saptanmıştır.
Panikte klinik belirtilerin hastaların çoğunda benzerlik göstermesi genetik nedenleri düşündürmektedir.
Yapılan genetik çalışmalarda; 16g 22 kromozomunda bir genin bu konumdaki rolünden bahsedilmektedir. Fakat kesinlik için yeni araştırmalara ihtiyaç vardır.

2-BİYOLOJİK TEORİLER:
Panik atağı esnasında oluşan biyokimyasal ve fizyolojik değişikliklerden yola çıkarak; beynin hangi bölgelerinde ne türlü reaksiyonlar ortaya çıktığı araştırılmıştır.
Panik atağı olan ve olmayanlara "sodyum-laktat" enjeksiyonu yapılmıştır. Panikli insanlarda "panik atağı" ortaya çıkarken, kontrol gruplarında çıkmamıştır.
Diğer yandan asırı egzersizle artan laktat panikte artmış, oksijen tüketimi, metabolik hızı artıran kafein, yohimbin ve karbondioksitinde panik atağı ortaya çıkardığı bilinmektedir.
Karbondioksit beyinde katekolamin ve noradrenerjik siklusu artırarak paniğe neden olur. Panik esnasında aşırı noradrenalin salgısı olmakta ve otonomik belirtileri ortaya çıkarmaktadır. (Çarpıntı, ağız kuruluğu vs..)

-LOKUS SERULEUS'UN PANİKTE ETKİSİ:
Beyinde 4. ventrikül tabanında gelişmiş olan çok sayıda hücreden oluşan bir alandır. Beynin bir çok bölgesiyle bağlantıları vardır. Beyindeki noradrenalinin %70 inden fazlası bu bölgeden karşılanmaktadır. Beyindeki noradrenerjik aktivite artışı, korku ve bunaltı ortaya çıkarır.
Maymunlarda yapılan çalışmalarda lokus seruleusa elektrikle uyarı verilmiş ve panik benzeri durum çıkmıştır. Hayvanlarda bu bölgenin lezyonları, çıkarılması vs. anksiyeteyi (bunaltı), tehlike ve ağrıya verilen yanıtları azaltmaktadır. Lokus seruleus aktivitesini azaltan ilaçlarda hayvanlarda korkuyu azaltmaktadır. Lezyonlarda ayrıca hayvanlar saldırgan olmakta ve yeme-içme davranışlarında artış gözlenmektedir.
Bu çalişmalar sonucunda lokus seruleusun daha ziyade "alarm sistemi " olduğu ve zararlı, hatalı uyarıları diğerlerinden ayırdığı ileri sürülmektedir.
Aşırı uyarı halinde bütün beyin fonksiyonları ve irade dışı çalışan sistemler uyarılmaktadır.
Orta derecede ise uyanıklık ve dikkatte artış olmaktadır.
Az uyarılma halinde korkusuzluk, ani impulsif davranışlar ve dikkatsizlik ortaya çıkmaktadır.

-SEROTONIN VE PANİK İLİŞKİSİ:
Sinir hücreleri arasında iletişim görevi olan önemli bir "norotransmitter" dir. Serotonin seviyesindeki değişiklikler, serotonin işlev bozukluklarında paniğe yol açtığı söylenmektedir.
Beyin görüntüleme çalışmaları ve panik:
Panik oluşturan kafein, yohimbin, laktat gibi ajanlarla PET ve SPECT çalışmaları yapılmıştır. Beyin kan akımında düzensizlikler saptanmıştır
MRI da hipotalamus ve temporal bölgelerde bozukluklar saptanabilmiştir.

3-PSİKODİNAMİK TEORİLER:
Alt benlikten kaynaklanan dürtülerle üst benliğin yasaklarının çatışması sonucu anksiyete ortaya çıkar. Benliğin savunma mekanizmaları bunu karşılamıyorsa panik ataklar ortaya çıkabilir. Bastırılan cinsellik, saldırganlık dürtüleri, yasak dürtülerde paniğe neden olabilir.

4-GELİŞİMSEL KURAMLAR:
John Bowlby tarafından geliştirilmiştir. Anksiyetenin belirlenmesinde içgüdüsel dürtülerinin önemini dikkat çekmiştir. Birinci içgüdü bağlılıktır. Bağlılık figürünü kaybetme tehlikesinde anksiyete ortaya çıkar. Anksiyete korkunun bir bileşimidir.
Çocuklukta aileden ayrılmanın, yetişkinde karışık anksiyete (panik)-depresyon oluşturduğuna inanmaktadır.
Bowlby agorafobinin ayrılma anksiyetesi olduğunu açıklar. Bağlılık figürüne güvenle bağlanamamaktan kaynaklandığını söyler.

5-ÖğRENME KURAMLARI:
Koşullu refleks kuramına göre anksiyete; tehlikeli dış uyaranlara karşı organizmanın koşulsuz yanıtıdır. Fobiler klasik şartlanma yoluyla nötral uyarana bağlı bunaltıdadır.

6-BİLİŞSEL MODELLER:
Bedende herhangi bir sebeple ortaya çıkan belirtileri (örneğin, çarpıntı, uyuşma..) kişinin gereksiz ve tehlikeli olarak algılaması ve "çarpıtıp" ciddi rahatsızlıklar olarak değerlendirmesi paniğe yol açmaktadır. Herhangi bir anksiyete durumuna eşlik edebilecek önemsiz kalp atışı, baş dönmesi, ağiz kuruluğu; kişi tarafından bayilacağı, öleceği, kalbinin duracağı şeklinde yorumlanır.
Bu modelle göre; dış uyaranlardan çok düşünce, ımajinasyon, bedensel belirtiler gibi içsel uyarılar panik atakları ortaya çıkarabilir. Zararlı, tehlikeli yorumlanan uyaranlardan sonra ortaya çıkan bedensel kıpırtılar, duyumlar da yanlış yorumlanır ve "kısır döngüye" girilmiş olunur. Kişi artık dikkatini sürekli bedensel duyumlarına verir ve tetikte bekler ve olumsuz düşünceleri pekişir.


Panik Atağın Alt Tipleri

Panik atak yaşayanların hepsi aynı biçimde belirti ve korku yaşamayabilirler. Araştırmalara göre paniğin alttipleri sunlardır;

-KLASİK PANİK
-KOGNİTİF PANİK
-NONKOGNİTİF PANİK
-NOKTURNAL PANİK
-ALEKSİTİMİK PANİK
-GASTRO İNTESTİNAL PANİKLER
-KORKUSUZ (nonfearful) PANİK

Klasik panik: kişide önce çarpıntı, heyecan başlar göğüste sıkışma, sol kola vuran ağrı ve uyuşma görülür. Bununla birlikte hızlı soluk alıp verme ve boğazda düğümlenme başlar. O anda kalbin solunumunun duracağı; kalp krizi geçirileceği hissi oluşur. Yakınlarından kalp krizi geçirenlerde daha sık görüldüğü gözlenmektedir.


Kognitif panik: Bilinç sistemini etkiler. Kendisini tam algilayamama,ruhun bedenden ayrılması hissi.Etrafı sisli,cisimleri uzak farklı algılama baş dönmesi,boşlukta olma hissi görülür.
Ayrıca kontrolün yitirileceği elde olmadan kötü şeylerin olabileceği , aklın kaçırılabileceği bazen ölüneceğinden korkulur.

Nonkognitif panik: Kognitif panikteki belirtiler görülmez .Daha çok bir fenalık , göğüste baskı , çarpıntı hissi olur.

Nokturnal panik: Uykudan ani bir çarpıntı ve korku ile uyanıldığı paniklerdir. Hemen pencere açılır ve hava alınmaya çalışılır uykuda "panikle ölürüm" diye kişinin uykusu kaçar bilinçli olarak uyumamaya çalışır. Zamanla uykusuzluğun getirdiği diğer sorunlarda ortaya çıkar.

Aleksitimik panik: Nöbet nöbet bedensel belirtilerin olduğu bir türdür.

Gastro intestinal panikler: Midede , karında başlayıp göğüse doğru dalga dalga yayılan fenalık hissidir. Boğazda düğümlenme yumru hissi oluşturur. Beraberinde bulantı , şişkinlik , gaz, ishal olabilir. Bu türünün "abdominal epilepsiyle" ayırd edilmesi önemlidir.

Korkusuz (nonfearful) panik: Panik bozukluğun teşhis kriterlerini karşılayan bir durumdur. Buradakı panik ataklarda korku, anksiyete görülmez. Bu gruptakiler nöroloji, kardioloji uzmanlarına daha çok müracat ederler.Tahlillerde ve muayanede hiç bir şey saptanmaz.


Panik Bozuklukla Görülen Diğer Psikiyatrik ve Biyolojik Bozukluklar:

Psikiyatrik bozukluklar:

1- DEPRESYON: Panik hastalarının %40-50'sinde depresyon'da aynı zamanda görülmektedir. Bazen paniklerden sonra, aynı anda yada depresyondan sonra panikler ortaya çıkabilir. Panik atakların hemen ardından da birkaç saat veya bir gün depresif bir görünüm ortaya çıkabilmektedir.

2- AGORAFOBI: %50-70 oranında en sık görülen eş zamanlı bozukluktur. yapılan araştırmada panik bozukluğu olan 3000 hastanın %65'inde agorafobi saptanmıştır.

3- SOSYAL FOBI: %10-15 oranda bulunur. Sosyal, ekonomik; yaşamsal aktivrden kendini geri çekme. Yeni ve yabancı insan ve durumlarla karşılaşmaktan kaçma davranışı sosyal fobik kişilerde görülür. Panikte ikincil olarak sosyal fobik özellikler görülüğü gibi, panikli insanın ayrıca bir sosyal fobisi olabilir.
Tedaviyle paniğe bağlı olanlar ortadan kalkar. Sosyal fobi için ayrıca bir tedavi gerekebilir.

4-SOMATOFORM BOZUKLUK: %6-8 arasında eslik eder. Kadınlarda daha fazladır. Sosyo-ekonomik ve kültürel yetersizlik , ırk farkı önemlidir. Yoğun bedensel yakınmalar vardır ve hiç biri fiziksel sebebe bağlanmaz.

5-HIPOKONDRIYAZIS: Sürekli kendini dinleme ve sağlık kitaplarını okuma, hastalıklar bulma; doktor, doktor dolaşma; tahliller yaptırma durumudur. Panik bozuklukta %20-30 oranında eşlik eder.

6-MADDE KULLANIMI: Alkol başlangıçta sıkıntı ve paniği giderdiğinden panikli insanların bir kısmı "alkolle kendi kendini tedavı" yoluna gider. Zamanla bağımlılık gelişir sürekli alkolle dolaşılır ve sabahtan içilmeye başlanır.


Alkol kullanım bozukluğu % 20-25 arasındadır. Diğer maddeler (yeşil reçete ilaçları uyarıcı ve uyuşturucu özelliği olan maddeler vs.) %5-10 oranda değişmektedir.
Manik depresif bozukluk: Depresyon ve onun tam tersi coşma, uçuşma nöbetlerinin (mani) olduğu bu hastalığın panikle görülme oranı %10-12 arasındadır.

KISILIK BOZUKLUKLARI:
-Kaçıngan
-Obsesif-kompulsif
-Paranoid
-Borderline
Kişilik bozuklukları'da % 40 oranda eşlik eder.

Genel anksiyete bozukluğu: Burada sürekli kötü bir şeyler olacağı kaygısı ve " diken üzerinde olma" hali vardır. %15- 20 oranda görülebilir.
Obsesif -kompulsif bozukluk: Takıntı ve saplantıların olduğu (temizlik kontrol, bulaşma takıntıları, tekrarlayıcı davranışlar)

Biyolojik bozukluklar:

1-MITRAL VALV PROLAPSUSU:
Kalp kapakçığı sarkması olan MVP'susu panik bozukluklu hastaların yaklaşık % 40-50'sinde bulunmaktadir. MVP'susunun toplumda görülme sıklığı % 5 ve kadınlarda iki kat daha fazladır. MVP'susunun belirtileri panik bozuklukla benzerdir. Sebep mi? Sonuç mu? olduğu tartışmalıdır.
-Göğüs ağrısı, çarpıntı ile acillere başvuran hastaların % 40'inda panik bozukluğu saptanmıştır.
- Göğüs ağrısı nedeniyle anjiografi yapılan hastaların % 40-60'ında panik bozukluğu bulunmuştur.
Tedavi olmayan panikli hastalarda koroner arter hastalığına bağlı ölümler üç kat daha sık görülmüştür.

2- TIROID BEZI ANORMALLIKLERI:
Panik bozukluklu hastalarda tiroid fonksiyon bozuklukları daha sıktır "hipertiroidi" genel nüfusa göre yüksektir.

3-IRRITABL KOLON SENDROMU:
Bağırsakların aşırı duyarlı olması hali ve bağırsak problemlerinin yaşanması da panik bozuklukla birlikte bulunabilmektedir. Anksiyete tedavisiyle bu hastalar düzelebilmektedir.

4-AKCIGER HASTALIKLARI:
Müzmin tıkayıcı akciğer hastalıklarında %8-20 arası panik bozukluğu bulunmaktadır. (Astım, bronşit, amfizem, allerjik akciğer hastalıkları....)

5- MIGREN:
Migrenli olanların bir kısmında panik bozukluğu olabilmektedir. Baş ağrısı şikayeti olan erkek hastaların %12'sinde, kadınların ise %15inde panik bozukluğu saptanmıştır.

6-EPILEPSI (SARA NÖBETLERI):
Temporal nöbetlerde görülen, korku, yabancılaşma, farklı algılama aşırı sıkılma ve taşikardi gibi belirtiler, panik atakta da görüldüğünden gözden kaçabilir. Ayrıca beynin sağ temporal bölümü alınan insanlarda panik benzeri belirtileri olabilmektedir. Bundan dolayı paniğin "temporalimbik" anormallik olduğu ileri sürülmektedir.


7-BEYIN-DAMAR HASTALIKLARI:
Beyin-damar hastalıkları panik bozuklukta diğer hastalara göre iki kat fazladır. Panikteki tansiyon yükselmelerinin buna yol açtığı söylenmektedir.


Panik Bozuklukta Ortaya Çıkan Diğer Durumlar:

1-Agorafobi
2-Madde bağımlıkları ve kötüye kullanımları. (Amfetamin, kafein, alkol, diazem türü ilaçlar)
3-Hipokandriazis
4-Yaygın anksiyete bozukluğu
5-Sosyal fobi
6-Özgül fobi
7-Obsesif- kompulsif bozukluk
8-Alkol bağımlılığı
9-Organik hastalıklar
- Hipertiroidizim
- Hiperparatiroidizim
- Hipertansiyon
- Feokromasitoma (Böbreküstü bezi hastalığı)
- Vestibüler disfonksiyon (Kulaktaki denge fonks. boz.)
- Kardiak aritmiler
- Konvulsif bozukluklar (Sara nöbetleri)


Panik Bozuklukta Risk Faktörleri (Kimler paniğe daha yatkın?)
-Birinci derece akrabalarında panik ya da başka anksiyete bozukluğu olanlar.
-Sıkıntılı, telaşlı, aceleci, mükemmeliyetçi, insanlar.
-Düşünce ve duyguların yeterince dışarıya yansıtamayan, "içsel insanlar."
-Alkol yada başka bağımlılık yapabilen maddelere yatkınlık ve bağımlılık
-Geçmişinde panik atak diğer anksiyete bozukluklarından bir rahatsızlık ya da depresyon geçirmiş olmak.
-Sürekli baski altinda olmak, engellenmek yada kendi kendini baskılamak.
-Sosyal fobik, kaçingan kişilik yapıları
-Sürekli "verici" davranma "iyilik meleği"gibi davranma "hayır" diyememe.
-Öfkesini, kızgınlığı dışarıya yansıtamayan insanlar
-Dürtülerini sürekli bastıran insanlar -Cinselliği baskılamak, cinsel tatminsizlik ve yoğun bilinç dışı aldatma dürtüleri ve gizli homoseksüel eğilimleri olanlar.
-Aşırı hırslı, sürekli başarı ile beslenen, başarısızlıklarda kendisini suçlayan yapı..


Nereye Kadar Panik? (Paniğin seyri, gidişatı):
Panik bozukluk en çok 30'lu yaşlarda ortaya çıkar. Az sayıda çocuklukta başlar. 45 yaşında başlaması olağan değildir. Gidişatı kişiden kişiye değiştiği gibi aynı kişide bile belirtiler değişebilir. Uzun süreli izleme çalışmalarında % 40'nın belirtilerden arındığı, yaklaşık % 50'sinin belirtilerinin çok hafiflediği ve yaşamlarını engellemediği saptanmıştır. % 10-20 arası belirtilerin iniş-çıkışlarla devam ettiği görülmüştür.


Panik Bozuklukta Tedavi:

Panik atak kesinlikle kontrol altına alınabilir.

Tedavide Temel ilkeler sunlardır:
1-Panik atakları ortadan kaldırmak


2-Sürekli atak yaşayacağım diye bunaltı, kaygı yaşamayı önlemek.
3-Panik atak korkusuyla yapılmayan davranışların yapılır hale gelmesi (tek başına yola çıkabilmek, kapalı mekanlara girebilmek, yalnız kalabilmek gibi... )
4-Panikle birlikte görülebilen diğer bedensel ve psikolojik sorunları gidermek
5-Zamanla paniği önemsemeyecek ve unutacak seviyeye gelmek
6-Panikten dolayı bozulan aile, is-sosyal yaşamın eskisi gibi normalleşmesi.
7-Hiçbir panik belirtisi ve davranışı olmadığı halde tedaviye bir süre daha devam ettirmek.

Atakların Oluşmaması İçin, Hastaların Geliştirdiği Davranışlar

Panik Bozukluğu olan hastalar, yaşadıkları panik ataklar nedeniyle zamanla yaşamlarında bazı değişiklikler yaparlar. Çok şiddetli ölüm korkusu veya kontrolünü yitirme duygusu yaşadıklarından düsünce davranışların da aşırılıklar abartılar, korkular, dikkati çeker, fakat bütün bunlar hastanın elinde ve iradesinde değildir. Yapılan panik tedavisiyle bütün belirtiler ortadan kalkar.

Örnekler:
"Her an bana bir şey olabilir, düşüp bayılırım" korkusuyla aşağıdaki davranışlar geliştirilir:
Yanında su taşıma,
Sürekli kalbini ve nabzını dinleme ve tutma,
Tansiyon aletiyle dolaşma, sürekli tansiyonunu ölçme ve ölçtürme,
Yakınlarının adreslerini, telefonlarını özel bir şekilde yanında taşıma,
Panik krizi yaşanır endişesiyle cinsel ilişkiden kaçma, sportif aktivri bırakma,
Sürekli yanında birilerinin bulunmasını isteme, yalniz kalamama, sokağa çıkamama, kalabalık, kapalı yerlere girememe, toplu taşıma vasıtalarına binememe...
Bulunduğu muhitten uzağa gidememe,
Tatile seyahate çıkamama,
Birçok sağlık sigortasına üye olup, kartları yanında taşıma,
Bir yere gideceği zaman sağlık kuruluşlarının olduğu güzargahlar dan gitme,
Sık sık, acil ünrine başvurup kalp grafikleri (EKG) çektirme, Check-Up,lar Yaptırma,
Berbere diş hekimine gidememe, Boğazını sıkan bir şey giyememe,
Sütyen takmaktan sıkıntı duyma,
Cenaze arabası, ambulans, itfaiye aracı görünce hastanelere gidince fenalasma hissi,
Uykuda panikle ölürüm diye uyumama ve uykusunu kaçırma,
Tansiyon yükselecek, kalp krizi geçirilecek veya felç kalınacak korkusu ile aşırı rejim-diyet uygulaması (bazi panik krizlerinde tansiyon ciddi bir şekilde yükselmekte ve yapılan kan tahlillerinde kolesterolda yüksek çıkmaktadır.),
Tv'lerdeki, basındaki intihar, cinayet, felaket haberlerinden aşırı etkilenme, onlar gibi olma korkusu,
Otomobilde panik yaşarım korkusu ile, otomobiline binememe, otomobilini satma,
Uçağa, vapura binememe,
Tek başına banyo yapamama, tuvalete gidememe, kapıda birisini bekletme,
Bayılırım, ölürüm diye aylarca banyo yapamama,
Panik krizi geçtikten sonra, aşırı yorgunluk, keyifsizlik halinin ortaya çıkması.
Tünellerden, köprülerden geçememe, yüksek yerlere çıkamama. Kendisini aşağı atma korkusu,
Panik anında bayılırım korkusuyla organlarını ve cildini belli etmeyecek giysi giymek.
Değerli takı takmamak,
Panik sürecinde tuvalete gitme isteği,


Daha fazla güvenebileceği birilerinin yanına taşınma (aileden biri, doktoru ya da hastanelere yakın...)
Uyumadan önce dua etmek. Birgün panikle ölebilirim diye yakınlarına ve sevdiklerine servetini dağıtma ve vasiyet yazma.
Her gömleğinin, ceketinin cebine kriz anında kullanılmak üzere ilaç koyma,
Issız ve şehirden uzak yerlere gidememe


Hasta-hekim arasında çok iyi bir iletişim olmalıdır. Hasta hekimine her an ulaşmalıdır.
Tedavide kullanılan ana ilaçlar antidepresanlardır. Yardımcı olarak; sakinleştiriciler,
yatıştırıcılar, bedensel belirtileri önleyen ilaçlar kullanılır.
Antidepresanların bir kısmı eski kuşak ilaçlardır. (Anafranil, tofranil, ludiomil, insidon, laroxyl, tolvon... gibi )
Yeni kuşak, ilaçlar (efexör, seroxat, cipram, remeron, prozac, lustral, serzone, faverin, gibi.. )
Bu ilaçların bir kısmı paniği tedavi eder. Hekimin yaptığı muayene ve tecrübesi sonuca en uygun ilaç seçilir. Bir ilaç her hasta da aynı sonucu vermeyebilir.
Ilaçların bir kısmı (eski kuşak) başlangıçta belirtileri arttırabilir, ağız kuruluğu, sıcaklık hissi, terleme, kiloartışı , kabızlık, cinsel problemler yapabilir. Yeni kuşakta bulantı, titreme, cinsel problemler, kilo artışı gibi yan etkileri olabilir. Bunlar kalıcı değildir. Bir süre sonra azalabilirler.
Panik bozuklukta ilaç tedavisinin en aşağı bir buçuk yıl olması gerekir.
-Hekim önerisi dışında kesinlikle ilaç almamak gerekir.
-Panik belirtileri düzelir düzelmez ilaçları ne azaltmak nede kesmek gerekir. Yoksa kısa sürede tekrarlar.
-Yardımcı ilaçlar yeşil reçeteye tabi olanlar (Xanax, diazem, nervium benzeri ilaçlar.)
Ve bazı kalp-tansiyon ve mide ilaçlarıdır. Bunların kısa süreli kullanılması gerekir.
-Başka hastalıklarınız nedeniyle ilaç alacaksanız doktorunuza danışın.
-ilaçlar zamanla iştahınızı arttırır. Özellikle -tatlıya- karşı dayanılmaz istek olur. Bunun için tedbir alın bol su için, meyve ağırlıklı beslenin.
Ilaç tedavisi dışında -bilişsel, davranışsal, terapi'nin panikte iyi sonuç verdiği bilinmektedir.
Burada kişinin bedensel belirtileri algilama ve onlara "kötü anlamlar yükleme" olayı anlatılır.
Düşünce, beden ve belirtilerin ilişkisi; belirtilerini-düşünceyi nasıl etkilediği konuşulur. Yani önce hastalığın nasıl oluştuğu, belirtilerinin anlamını ne olduğu ve nelere yol açamayacağı anlatılır. Daha sonra kaçınma davranışlarının nasıl yok edileceğini geçilir. Bunları mutlaka bir terapistle birlikte yürütmek gerekir.
Terapiye istekli ve azimli olduktan sonra bir ayla üç ay arasında epey yol alınır.
-Panikli olmak bir "kader" olmamalı.


Öneriler
1-Hastalık hakkında doktorunuzdan ve yayınlardan çok iyi bilgi alın.
Temel Kural: "Düşmanını Tanı" Sana ne yapıp ne yapamayacağını bil!
2-Dahili, fiziksel muayeneler ve tahlillerde hiçbir şey yoksa; bir daha tahlil yaptırmayın ve dahili muayeneye gitmeyin.
3-Her hastanın tedavi süresi, onun kişiliğine durumuna bağlı olduğundan tedavi süresini bilin ve bu süreyi en verimli bir şekilde kullanın.
4-Yakınlarınızıda doktorla görüştürün. Hastalığın sizin elinizde ve iradenizde olmadığını öğrensınler ve size "yüklenmesinler"
5-Umudunuzu ve kendinize olan güveninizi hiçbir zaman yitirmeyin. "Başaracağım, bu hastalığı yeneceğim ve yaşama sımsıkı sarılacağım. Kendime inanıyorum ve güveniyorum!"
Telkinini sık sık yenileyin.
6-Mümkünse her gün yarım saat yürüyüş yapın.
7-Her gün duş alın.
8-Yüzme imkanınız varsa yüzün.
9-Yılda iki kez tatil yapın.
10-Çözemediğiniz ve sizinle direkt ilişkisi olmayan sorunlarda üzülmeyin. "Kulak arkası edin."
11-Kahve, koyu çay, kolalı içeceklerden uzak durun.
12-Midenizi tıka basa doldurmayın, uzun süre aç kalmayın.
13-Sizin gibi panik yaşayan insanlarla bir araya gelin. Sosyal-kültürel faaliyetlerde bulunun.
14-Panik krizini hissettiğiniz an dikkatinizi başka yere vermeye çalışın.
15-Nefes egzersizleri yapın (Derin nefes alıp içinizde tutun ona kadar sayın ve ağzınızdan üfler gibi yavaş yavaş verin)
16-Her gün gevşeme (relaksasyon) egzersizleri yapın. Bütün vücut kaslarınızı kasıp
sonra gevşetin.
17-*** yaşamınızı canlandırın, fanteziler üretin.







Anksiyete

Anksiyete kişi için rahatsızlık oluşturan her hangi bir durum veya tehlike algısına karşı ortaya çıkan evrensel bir yanıttır.
- Anksiyete ve korku cok yanlış bir şekilde birbirinin yerine kullanılmaktadır.
Örneğin,ısırmak üzere havlayarak kendi üzerine gelen bir köpek karşısındaki kişinin yaşadığı duygu korkudur. Benzer şekilde kişi,bir uçak yolculuğu sırasında ucağın hava akımına kapılması sonucunda korkuya kapılır. Her iki örnekte de kişide korkuya eşlik eden bedensel duyumlar ortaya çıkar. Bunlar arasında taşikardi (dakikadaki kalp atım sayısının artması),carpıntı,terleme,sıcak basması ve soğuk ürperme,el ve ayaklar yanı sıra bütün vücutta titreme veya sarsıntı,boğazda düğümlenme hissi,baş dönmesi ve dengesizlik hissi gibi belirti ve bulgular sayılabilir. Aynı belirtiler kişide gün içerisinde hiç beklenmedik bir yerde ve anda ortaya çıkan ve "panik atağı" olarak ifade edilen yoğun anksiyete atakları sırasinda ya da sosyal fobi adını verdiğimiz bir bozuklukta kişinin,başkalarının önünde konuşmak ya da yazı yazmak veya yemek yemek gibi aktivre girdiğinde de ortaya çıkabilmektedir.

Ancak anksiyete ile korku arasındaki bu benzerliklere karşın her iki durum arasında cok önemli temel bir farklılık bulunmaktadir.Yukarıda verilen uçak yolculuğu örneğinde olduğu gibi korku duygusunu yaşamaya yol acan tehtid eden bir 'DIŞ' etken,tehlike söz konusudur. Fakat anksiyetede kişinin yaşamını tehtid eden bir DIŞ tehlike söz konusu değildir. Anksiyetede de bir tehlike algısı vardir. Ancak bu yaşama yönelik olmayıp hedef olarak benliğe yönelmiştir. - Kısaca bunaltıyı,"gerçeklik ilkesi" ne göre calışmakta olan benliğimiz yaşamaktadır. Benliğin bütünlüğü koruyabilmesi yanı sıra ruhsal yönden günlük kalite ve konforun sağlanması için,bunaltıya karşı korunmak üzere savunma düzenekleri devreye girecektir. Ancak kullanılan savunma düzenekleri yetersiz kaldığında ortaya çeşitli görünümleri olan aksiyete bozuklukları çıkar.


Sosyal Fobi

Anksiyete bozukluklari sinifi icinde degerlendirilir. Sosyal fobi genellikle 13 - 24 yaslari arasinda baslar. Ancak daha kücük ve büyük yaslarda da görülebilir. Kadinlarda daha fazla görülmesine karsilik erkeklerin tedaviye daha cok müracat ettikleri bilinmektedir. Psikodinamik teoriye göre sosyal fobinin meydanagelmesinde en önemli nedenler ebevenylerin asiri disiplinli olmasi ve ailenin isbirliginden uzak tutumlarinin olmasidir. Belirlenmis bir genetik nedeni olmamakla birlikte ailesinde sosyal fobi olan kisilerin diger insanlara göre üc kati daha fazla risk altinda bulundugunu arastirmalar göstermektedir.ABD de görülme orani %2 - 3 arasindadir.

Sosyal fobinin DSM 4 e göre tani ölcütleri (Cocuklar icin gecerli degil):

A. Sosyal ortamlarda yada performans gerektiren durumlarda veya tanimadik insanlar önünde ortaya cikan belirgin ve inatci korku. Kisi asagilanmasina veya utanmasina neden olarakbicimde davranacagindan yada anksiyete (kaygi) belirtileri göstereceginden korkar.

B. Korkulan toplumsal durumla karsilasma hemen her zaman anksiyete dogurur, bu da duruma bagli ya da durumsal olarak yatkinlik gösterilen bir panik atak bicimi alabilir.

C. Kisi, korkusunun asiri yada anlamsiz oldugunu bilir.

D. Korkulan toplumsal yada bir eylemin gerceklestirildigi durumlardan kacinilir yada yogun anksiyete ve sIkIntIyla bunlara katlanilir.

F. 18 yasinin altindakilerde süresi en az 6 aydir.

G. Korku ya da kacinma bir maddenin (örnegin kötüye kullanilabilen bir ilac, tedavi icinkullanilan bir ilac) ya da genel tibbi bir durumun dogrudan fizyolojik etkilerine bagli degildir ve baska bir mental bozuklukla daha iyi aciklanamaz.

H. Genel tibbi durum ya da baska mental bozukluk varsa bile A tani ölcütünde sözü edilen korku bununla iliskisizdir.

Sosyal Fobinin Tedavisi:

Ilaclar ve psikoterapiler es zamanli olarak kullanilmalidir. Tek basina ilac tedavisi genelde yeterli degildir. Psikoterapilere ilave olarak hipnoterapide cok yararli olur. Davranisci psikoterapilerde korkulan duruma kademeli olarak maruz birakma teknigi kullanilir. Ayrica gevseme egzersizleri kullanilan diger tedavi yöntemlerindendir.

Ilac Tedavisi:

Selective serotonin reuptake inhibitor leri (SSRIs) en cok kullanilan ilaclardir. Ilac tedavisi en az 6 ay sürer. Ilaclardan cok kisa süre icerisinde etkili olmalarini beklemek yanlis olur.

Konserviyon Bozuklukluğu

Bir yada daha fazla nörolojik belirtinin (felç, kötlük yada duyu bozuklukları gibi) varlığı ile karakterize ve nörolojik belirtileri açıklayacak bilinen bir tıbbi bozukluğun bulunmadığı bir pskiyatrik bozuklukluktur. Bu klinik görünümler psikanaliz literatüründe Konversiyon Histeri olarak adlandrılır.

Klinik Özellikleri

Felç, körülük ve konuşamama en yaygın belirtilerdir. Depresif ve anksiyöz belirtiler çoğu ez eşlik edebilir. Özellikle kol ve bacaklarda duyu yitimi ve bozukluğu yaygındır. Duyu bozuklukları dağılımı genellikle nörolojik bozukluklardaki anatomik özelliklere uymaz. Anormal hareketler, yürüyüş bozukluğu ve zayıflığı, belirli kas gruplarında titreme ve silkinmeler ve tikler görülebilir. Hastalar nadiren yere düşer ve düştüğü zaman yaralanma olmaz. Epilepsi benzeri nöbetler de görülebilir ve bunları ayırmak zor olabilir. Bu nöbetlerde genellikle dil ısıma, idrar kaçırma ve kendini ciddi biçimde yaralama olmaz.

Konuşma genellikle normal olmakla birlikte ses kısılması ve konuşamamama da sık görülen belirtilerdendir. Daha seyrek olarak çocuksu, kekeleyerek yada bir çocuğu taklit edercesine konuşma görülebilir. Duygulanım belirtileri olarak yukarıda belirtilmiş olan anksiyete ve depresyon dışında klasik yayınlarda güzel aldırmazlık adı verilen bir durum görülebilir. Bu hastanın ciddi bir belirtiye gösterilmesi beklenen duygusal tepkiyi göstermemesi, yerine göre ilgisiz bir görünüm sergilemesi durumudur.

Ayrıca boğazda düğümlenme,öksürük,hıçkırık,hava yutma,öğürme,kusma,geğirme gibi sinir sistemlerini ilgilendiren belirtiler de görülebilir. Bilişsel yetilerde, düşünce akışı ve içeriğinde herhangi bir bozukluk görülmez.

Oluş Nedenleri

"Histeri" sözcüğü Yunandada dölyatağının dolaşması anlamına gelir. Bu tür davranış bozukluklarının cinsel doyumsuzluktan kaynaklandığı düşüncesinin kökenleri de ilk çağ yunan uygarlığı dönemine dayanır. Hipokrat,çırpınmalarla kendini gösteren hastalıkların bir bölümünün gerçek sara olmayıp histeri vkaları olduğundan ve bu iki türü birbirinden ayırt etmenin güçlüğünden söz edilmiştir. Bu bozukluk ortaçağda cin çarpmasına bağlanmış, on dokuzuncu yüzyılda ise organik bir hastalık olarak kabul edilmiştir.

Tedavi

Koversiyon bozukluğu belirtilerinin çözülüşü genellikle kendiliğinden olmakla birlikte içgörü kazandırmaya yönelik destekleyici terapi yada davranış terapisi ile desteklenebilir.
Tedavi öncesinde hastanın çok iyi bir değerlendirmesi yapılarak bedensel bir hastalığının bulunmadığından emin olunmalıdır.
Hastanın psikoterapi önerisine direnç göstermesi durumunda zorlanma yaratan etken üzerine odaklanilabilir. Hastaya yakınmalarının hayali olduğunu söylemek çoğu zaman durumu daha da kötüleştirir.
Psikodinamik yaklaşımlar içinde ise hastanın ruhsal çatışmasını ve konversiyon belirtisinin simgesel anlamını araştırmaya yönelik psikanalitik psikoterapi ve içgörü yönelimli psikoterapi yer alır.
Aile psikoterapisti çoğu olguda gerekli bir yöntemdir.
Konversiyon bozukluğunda ilaç tedavisinin çoğu kez ikincil bir yeri vardır. Belirtilerin niteliğine göre anksiyolitik yada antidepresan grubu ilaçlar doktor denetimi altında kullanılabilir.

Somatizayson Bozukluğu

Temel özelliği fiziksel muayene ve laboratuvar incelemeleri ile açıkanmayan çok sayıda bedensel belirtinin varlığıdır. Yakınmaların çokluğu ve birden fazla organ sistemini tutması ile diğer somatoform bozukluklardan ayrılır. Kronk bir bozukluktur,belirtiler otuz yaşından önce başlar ve birkaç yıllık bir dönem içinde ortaya çıkar. Bozukluk psikososyal zorlanma etmenleri ile yakın bir ilişki gösterir ve toplumsal ve mesleki işlev bozukluğuna ve yoğun bir tıbbi yardım arayışına neden olur.

Klinik Özellikler

Somatizayson bozukluğu hastalarının birçok bedensel yakınma ve uzun,karmaşık bir tıbbi öyküleri vardır. Bulantı ve kusma,yutma güçlüğü,kol ve bacaklarda ağrılar, enerji harcamaksızın nefes darlığı çekme,bellek yitimi ve gebelik ve adet dönemleriyle ilgili bozukluklar en yaygın belirtiler arasında yer alır.

Psikolojik yakınmalar ve kişiler arası ilişkilerdeki sorunlar belirgindir. Anksiyete ve depresyon en yaygın pskiyatrik belirtilerdir. İntihar tehditleri sıklıkla görülmekle birlikte intihar eylemleri nadirdir. Gerçekleştirilen intihar eylemlerinin çoğu kez madde kullanımına bağlı olduğu bildirilmiştir. Tıbbi öykü çoğu kez belirsiz, tutarsız v karışık özellikler gösterir,geçmişteki belirtilerle gücel belirtiler birbirlerinden ayırt edilemeyebilir. Hastalarla ilgili olarak bağımlı, ben-merkezci, hayranlık ve ilgi toplama açlığı içinde ve karşısındakini yönlendirici bir kişilik yapısı tanımlanmıştır.

Bu bozukluğa genellikle major depresif bozukluk, kişilik bozuklukları, yaygın anksiyete bozukluğu ve fobiker gibi başka psikiyatrik bozukluklar eşlik eder. En çok bulunan kişilik bozuklukları yada özellikleri kaçınan,paranoid,kendine zarar verici ve obsesif-kompulsif türdedir.

Oluş Nedenleri

Psikososyal etmenleri temel alan yaklaşımlar bu bozukluğn belirtilerini bir çeşit toplumsal iletişim olarak görür. Buna göre belirtilerin nedeni toplumsal sorumluluklardan kaçma, heyecanları ida etme, bir inancı yada duyguyu simgeleştirmedir.
Dar çerçeveli psikanalitik yorumlar belirtilerin bastırılmış içgüdüsel dürtülerin yerine konmuş ruhsal öeler olduğunu varsaymaktadır.
Davranışsal bakış açısı ebeveyn örmeği ve ebeveynlerden öğrenililenler ve etnik töreler nedeniyle bazı çocukların diğerlerinden daha fazla olarak ruhsal sorunlarını bedenlerine yansıtmayı öğrendiklerini vurgulamaktadır. Ayrıca bu bozukluğu gösteren hastaların bir bölümünde aile içi fiziksel istismara uğrama öyküsü vardır.

Tedavi

Hastanın hekim tarafından izlenmesi ve bu hekimin aylık periyotlarla düzenli bir biçimde hastayı görmesi yeğlenir. Kontrollerin süresi fazla uzun olmamalı ve ayrıntılı laboratuvar incelemelerinden kaçınılmalıdır. Bireysel ve grup terapisi yaklaşımlrı yardımcı olabilir. Birlikte bulunabilen diğer psikiyatrik bozukluklar için psikoterapiye ek olarak ilaç tedavisi de uygulanabilir. Fakat bu hastalar ilaçları rastgele ve güvenilmez bir biçimde de kullanmaya eğilimli olduklarından ilaç kullanımı denetlenmelidir


Tik bozuklukları

Bu durum istemsiz, belirli bir tarzda,hızlı ve tekrarlayıcı hareket ya da ses çıkarma durumudur. Süresi genellikle 1 saniyeyi geçmemektedir. Bu duruma direnç gösterilemez gibi hissedilir. Tik davranışının vücutta görülen yeri ( kaş, göz, omuzda oluşması gibi) , sıklığı ve zorlayıcılığı, çeşitli zamanlarda değişebildiği gibi, topluluk içinde olma ya da tek başına bulunmaya göre değişebilmektedir. Tikler tek bir bölgede veya birden fazla bölgede ya da organda hissedilebilir. Tik davranışının yapılması ile birlikte geçici bir rahatlama elde edilir.

Tik davranışlarını arttıran etmenler:

Yoğun stres durumları, kaygı düzeyinin arttığı haller, bitkin düşmek, can sıkıntısı hissetmek, kişi için önemli bir olaya katılmak , başkaları önünde aktif bir eylemde bulunmak( söz almak, bir toplantıya katılmak gibi) durumlarında artış gösterebilmektedir. Alkol alımı, kişiyi keyifle oyalayabilen bir aktivite ( kitap okumak, tv. seyretmek gibi) dinlenme esnasında azalabilmektedir.

Tik bozukluğuna yol açabilen diğer durumlar:

Tik bozukluğuna neden olan kalıtsal hastalıklar arasında Tourette sendromu, Huntington hastalığı, torsiyon distonisi, ve nöroakantozis sayılabilir. Ayrıca ensefalit, Sydenham koresi, ilerleyici bir hastalık olan Creutzfeldt-Jacob sendromu da tik sebepleri arasındadır. Epilepsi (sara) hastalığı tedavisinde kullanılan ilaçlar, L-dopa, bazı stimulan ilaçlar da bu tür bir duruma yol açabilirler. Karbon monoksit zehirlenmeleri, kafa travmaları, bazı kromozom bozuklukları, zeka geriliği de tik davranışlarını oluşturabilir.

Basit hareketsel tikler: Bazı kas gruplarının hızlı, belli bir anlam içermeyen ve tekrarlayıcı bir şekilde kasılması durumudur. En çok sırasıyla gözde, kafagenelinde, omuz , ağız ve el bölgesinde görülmektedir.

Karmaşık hareketsel tikler: basit şekle göre daha yavaş, daha amaçlı gibi görünen ve daha çok kas grubunu içine alan tiklerdir. En çok kendi vücuduna veya başkasına dokunma ya da vurma, zıplama, kendi ellerini ya da nesneleri koklama şeklindedir.

Hareketsel tikler işlev açısından birbiri ile zıt etkili kasların aynı anda birlikte kasılması ile oluşmaktadır.

Basit sese dayalı tikler: Hece şeklinde olmayan sesler çıkartmaktır. Boğazını ısrarla temizleme, burun çekme, öksürme, bağırma, havlar gibi ses çıkarma bunlara örnektir.

Karmaşık sese dayalı tikler: Daha anlaşılabilir,hecelere dayanan sözcükler, cümleler i tekrarlamak şeklindedir.

Tik bozukluğunun başlangıç ve ilerleyen dönem özellikleri:

Yapılan araştırmalara göre, toplumda bin kişide 2-6 arasında görülmektedir. Erkeklerde kadınlara göre 3 kat daha fazla görülmektedir. Genellikle 7 yaş civarında başlamaktadır. İlk oluşan tik genellikle göz kırpmadır. Onu izleyerek kol ve bacakta yerleşik tikler ,daha nadiren de sese dayalı tikler başlangıç tikleri olmaktadır. Küfür etme şeklindeki tikler (koprolali) de daha nadir başlangıç yakınmasıdır. Başlangıçta % 2-3 oranında görülen koprolali ilerleyen dönemlerde % 2-30’lara dek çıkabilmektedir.

Tik bozukluğu kişilerin yaklaşık % 40 kadarında ergenliğin başlangıç evrelerinde tamamen düzelmektedir. % 30 kadar hastada bir miktar düzelme ile hafiflemiş olarak devam eder. Geri kalan % 30 kadar hasta erişkinlik hayatında da tik bozukluğu belirtilerini göstermektedir.

Tik bozukluğu obsesif kompulsif bozukluk ile sıklıkla bir arada görülebilmektedir. Sıklıkla kontrol etmeye,saymaya ve düzenleme ve benzerleştirmeye yönelik davranışlar şeklindedir.

Hastalığa sebep olan geni saptama çalışmaları sürmektedir. Bu rahatsızlığı olan kişilerin bazı beyin bölgelerinde metabolizma hızı artmış, bazı bölgelerde ise azalmış bulunmuştur.

Tedavi:

İlaç tedavileri yanında terapi ile başarı sağlanmaktadır

Tokofobi

Doğum yapma korkusu olarak tanımlanan tokofobi, düşünüldüğünden daha yaygın ve etkili. Tokofobi konusunda bugüne dek ilk kez yapılan bir araştırma, en az 6 kadından birinin doğum yapmaktan aşırı korktuğu için hamile kalmaktan vazgeçtiğini veya düşük yaptığını ortaya koydu.

Bu konuda İngiltere'nin önde gelen uzmanlarından Dr.Kristina Hofberg, bu korkunun her yaşta, her ırkta ve her kültürde görülebileceğine dikkat çekiyor. Uzmanlar genel olarak bu korkuyla yeterince ilgilenmiyor, ancak kadınlar için bu konu yaşamsal önem taşıyor.

'Royal College of Obstetricians' and Gynaecologist' Year Book' isimli dergide yayımlanacak olan çalışma, ilk kez hamile kalan her 5 kadından birinin doğumdan aşırı derecede korktuğunu gösteriyor. Hofberg'in görüşlerine başvurduğu 370 çocuksuz, hamile olmayan 7 kadından biri doğum sancılarından aşırı korktuğu için hamile kalmayı ertelediğini ya da doğurmaktan tümüyle vazgeçtiğini belirtiyor.

Şu anda 1.200 kadın üzerinde daha ayrıntılı bir çalışma yürüten Hofberg, bu korkunun hamile kalma korkusundan farklı olduğuna dikkat çekiyor:'Bu patolojik bir terör. En uç şekliyle kadının kürtaja başvurmasına, alkol veya uyuşturucu kullanmasına, hatta karnını yumruklamasına kadar vardırılabilir. Öyle ki tokofobik kadınlar, başarılı bir doğumdan sonra dahi doğum anını yıllarca hatırlayıp panik ataklar yaşayabilirler. Bazı kadınlar kendilerini kısırlaştırarak böyle bir sorunla karşılaşma olasılığını tümüyle ortadan kaldırabilir. Bazıları ciddi biçimde korunarak hamile kalmamaya çalışır. Bu tür bir yaklaşım çocuk isteyen ancak doğumdan korkan kadınlar için çok üzücü bir durumdur. Bunlar bir daha çocuk sahibi olamayacaklarını bile bile menopoza girer.'

Doğum korkusu genellikle doğum anında acı çekmekten, ölmekten, aklını yitirmekten, doğum yapacak ekibe güven duymamaktan kaynaklanıyor. Ayrıca çocukluğunda cinsel tacize uğramış kadınlar tokofobiye daha yatkın.

Tokofobik kadınlar doğum sancısı çekmemek için sezaryen ameliyatını çözüm olarak görebilir. Bu gibi durumlarda doğum ekibinin büyük bir duyarsızlıkla bu isteği reddetmesi kadınları başedemeyecekleri kadar büyük bir psikolojik sorunla karşı karşıya bırakır. Hofberg'e göre bunun çözümü, kadının sorununu açık yüreklilikle dile getirmesi ve doğum ekibinin ve eşin soruna daha büyük bir duyarlılıkla yaklaşması.

Uykusuzluk

Uyuyamamaktan ya da herkesin uyuduğu saatlerde uyuyup uyanık olduğu saatlerde uyumaktan şikayetçiyseniz aşşağıda sayacağım yöntemlerden kendinize en uygun olanları seçip deneyebilirsiniz.
-
Uyuyamaktan korkmayın. Yatakta sessizce yatarak geçirilen saatler de uyku kadar iyi gelecektir. Uyumuyor ve planlar yapıyorsanız başucunuza koyacağınız bir kalemle defter,aklınıza gelen her şeyi hemen yazmanız durumunda size çok yardımcı olacaktır. Uyku saatlerini yitirmenin size zarar vermeyeceğini düşünün. Bedeniniz bu açığı gelecek uyku diliminde telafi edecektir.
-
Koyun yerine size sunulan nimetleri sayın. Uyku,eğer halinizden hoşnutsanız gelir. Endişe,üzüntü gibi duygular ne kadar özenle kendimizden gizlersek gizleyelim,bizi uyanık tutarlar. Sahip olmadıklarınızla mücadele etmek yerine,hayatınızdaki güzel şeylerin listesini yapmayı deneyin.
-
O anda yatağa uyumak için girdiğinizi ve ne olursa olsun uyuyacağınızı düşünmeyin. Yatağa yattığınızı ve rahatladığınızı ne kadar rahat olduğunuzu vs. düşünmeye çalışın.

Uyum Bozuklukları

Zorlanma yataran yaşam olaylarına karşı olağandışı duygusal ve davranışsal tepkilerle kendini gösteren klinik tablolardır. Tanıma göre zorlanma etmenlerinin başlangıcından sonraki üç ay içinde gösterilebilir zorlanma etmenlerine bir tepki olarak gelişir ve duygusal ve davranışsal belirtiler zorlanma etmenine karşı gösterilmesi beklenen belirtilere göre daha fazkadır veya toplumsal yada mesleki işlevsellikle belirgin bir bozulmaya neden olur.
Bu belirtiler başka bir psikiyatrik bozukluğun tanı ölçütlerini karşılamaz ve daha önce var olan bir bozukluğun alevlenmesi niteliğini taşımaz. Zorlanma etmeni başladıktan sonrali üç ay içinde uyum bozukluğu belirtileri başlar ve etmen yada bunun sonuçları ortadan kalktıktan sonra altı aydan daha uzun sürmez.

Tıbbi yada cerrahi nedenlerle hastaneye yatan hastalardaki en yayın psikiyatrik tanılardan biridir. Psikiyatrik hastaları arasında yapılan bir taramada örneklem popülasyonunun %10 unun bu tanıyı karşıladığı görülmüştür.
Zorlanma etmenlerinin şiddeti klinik tablonun şiddetiyle her zaman koşutluk göstermez. Bir kişiyi etkileyebileceği gibi bir aileyi yada grubu da etkileyebilir.